Her Telden Çalan Blog - tabi iş diziye gelince

ps: yazıda kullanılan resimlerin olayla alakası olmayabilir... belki.. 1.En çok kırıldığın / incindiğin kelime? Hm.. Yani nasıl desem.. Zamanında her şeyden, ama bunu öylesine demiyorum ciddi anlamda her şeyden alınan bir tiptim. Uzun süre de böyle devam ettim, etrafımdaki insanları incittim, kendimden uzaklaştırdım. Tabi hatamı fark ettikçe düzeldim, kendimi toparlamaya çalıştım. Tabi toparlerken yine bir yerde hata yaptım ve fazla ezdirdim kendimi. Sonucu ne mi oldu? Ben fazla duygusuz, tepkisiz kaldım her şeye karşı. Kolay kolay alınmıyorum ama etkilenmiyorum da. İnsanlar da kalbim yok falan sanıyor. Sonuçta.... Şu an beni en çok inciten şey heralde en yakınım dediklerimin özel bir şey söylemesi değil de, nasıl desem, farklı... Farklı davranmaları olur sanırım. Herkes kalbim olmadığını, hiçbir değerimin olmadığını düşünebilir ama yakınlarım beni bilmeli sonuçta, değil mi? 2.Herkesin kullandığı bir kelime olur ama senin için bir insan olur, o özel insan o kelimeyi kullanın...

Sen yüzyıllarca yazma yazma, sonra tut kimsenin tavsiyene bile gelip izleme zahmetine katlanmayacağı dizi hakkında yazmaya karar ver. Öyle ki öleceğim bir gün tutarlılıktan mantıklılıktan. Neyse. Öyle oldu işte. İçimden bu geldi ne diyelim.  138 bölümlük bir diziden bahsedeceğim bugün. Bölüm sayısı sizi korkutmasın, bölüm başı yirmi dakika, ve zaten istediğiniz bölümü atlayıp on sonrakine de, yirmi sonrakine de geçebiliyorsunuz. Zira sitcom bu, her bölüm farklı konular işleniyor, genelde bölümlerin birbiriyle pek bağlantısı yok. Tabi yine de bazı kritik bölümleri atlarsanız bir bakmışsınız olayı kaçırmışsınız ama şu an konumuz pek bu değil. Dizinin konusuna gelecek olursak.. Song Ok Sook sultanın kocası olacak namıssız 15 yıl önce iflas etmiş, ve 3 kızıyla karısını arkasında bırakarak kaçmıştır. Ok Sook da bunun üzerine kızlarını tek başına büyütmüş, yedirmiş içirmiştir. En büyük kızı Ji Won estetik cerrahıdır ve evlerinin altındaki kliniği işletmektedir, ilk evliliğind...

*ps: diyorsanız banane senin iç dünyandan ben dizi lafını duydum da geldim, önümüzdeki 4 paragrafı olduğu gibi atlayın efendim.. *yazıda kullanılan resimlerinin çoğunun bulundukları yerle uzaktan yakından alakası olmayabilir. Blogumun da durmadan değiştirdiği saçma sapan şekillerden, son birkaç haftadır paylaştığım amaçsız yazılardan da fark ettiğiniz üzere, kafamın bayağı karışık olduğu bir dönemdeyim. Her şey birbirine girmiş durumda şu an bende. Kafamı dağıtmak için yapabileceğim tek bir şey vardı, diziler hakkında yazmak. Tahmin edin ne oldu? Bilgisayarım bozuldu, yine ve yine. Sene başından beri zaten bir türlü kendine gelmemişti, şimdi temelli gitti. Ne yapacağım da içindekileri kurtaracağım bilmiyorum ama moralimi bozmak yerine bunun iyi bir şey olduğuna inandırdım kendimi. Malum, üniversite sınavına gireceğim ve bir şekilde bilgisayardan kopmam gerekiyordu artık. Ha evin içinde benimki dışında iki tane daha bilgisayar var ama ikisinin de benim odamda olmadığını göz önünde b...