Kpoptan, kdramadan, diziden filmden öyle de bir yaz geçirdik işte

*ps: diyorsanız banane senin iç dünyandan ben dizi lafını duydum da geldim, önümüzdeki 4 paragrafı olduğu gibi atlayın efendim..
*yazıda kullanılan resimlerinin çoğunun bulundukları yerle uzaktan yakından alakası olmayabilir.

Blogumun da durmadan değiştirdiği saçma sapan şekillerden, son birkaç haftadır paylaştığım amaçsız yazılardan da fark ettiğiniz üzere, kafamın bayağı karışık olduğu bir dönemdeyim. Her şey birbirine girmiş durumda şu an bende. Kafamı dağıtmak için yapabileceğim tek bir şey vardı, diziler hakkında yazmak. Tahmin edin ne oldu? Bilgisayarım bozuldu, yine ve yine. Sene başından beri zaten bir türlü kendine gelmemişti, şimdi temelli gitti. Ne yapacağım da içindekileri kurtaracağım bilmiyorum ama moralimi bozmak yerine bunun iyi bir şey olduğuna inandırdım kendimi. Malum, üniversite sınavına gireceğim ve bir şekilde bilgisayardan kopmam gerekiyordu artık. Ha evin içinde benimki dışında iki tane daha bilgisayar var ama ikisinin de benim odamda olmadığını göz önünde bulundurursak bence beni etkileyecek gibi değiller. Dikkatinizi çekiyorum, bu bir veda yazısı değil. Sadece.. Bilmiyorum.

En son dedim ki, blog iyice saçmaladı, bu defa tasarımı öyle bir şey yapayım ki tüm kış hiç ellememe gerke kalmasın. Şimdi de çok siyah oldu ama yakıştı ya bence, en en en iyisi bu.

Bu yazı çok boşlukta geçirdim. Zaten kişisel bir sürü dert vardı başımda, bir de üniversite kaygısı eklenince oh oldu bana. Aslında üniversite kaygısından kastım, üniversiteye girememek falan değil şimdilik. Ben hedef seçemedim hala. Tüm dersane çatır çatır saydırıyor hukukları psikolojileri pdrleri ama bende hala çıt yok. Olsa grafik tasarım olur diye düşünmüştüm başta, ama şu an hayır. Yani olsun isterim ama, yetenek sınavı.. Üstüne bir de etrafımdaki herkesin durmadan "Lise mezunu olan adam da okumadan o mesleği yapıyor" tarzındaki söylenmeleri canımdan bezdirdi. Yok arkadaşım iyi, istemiyorum grafik falan. Hadi o gitsin, ne kaldı elimde? Yok yani, her şeyi geçtim önümde bir hedef olmadan çalışma azmim bile yok. Sadece eğlendiğim konuları çözüyorum dersem inanır mısınız? Mesela, mat2'den ters fonksiyon hariç her türlü fonksiyon sorusuyla uğraşıp duruyorum neden? Eğlenceli. Ama mat1 sıkıcı, daha tek bir kitap almadım elime. Coğrafyadan da, edebiyattan da. Bilmiyorum diyorum ya, bu halim ne olacak hiç bilmiyorum. Zaten vakit ne ara bu kadar geçti de anlamadım. En son 5 ağustosa yazıp Trot Lovers hakkında mızmızlanmışım, şimdi bir baktım ayın 30'u olmuş! Dersaneden mi fark etmedim vaktin geçtiğini anlamadım ki..


Yine de bu yazı kpop açısından gayet iyi geçirdim. Çok fazla comeback, çok fazla debut oldu. Kdrama konusundaysa çok iyiler de vardı, çok çok saçma olanlar da. Her birinden ayrı ayrı yazılarda bahsetmek isterdim ama diyorum ya, şu anlık yapamam bunu. Ama şöyle kısa bir özet geçecek olursam:

Bu yazın izlenilesi kdramaları:

-Flower Grandpa Investigation Team: Ay çok Allah'ın cezası bir dizi sşldfkdşl Zaten haftada bir bölüm yayınlandı, ki bir tvN dizisi haftada bir dölüm yayınlanıyorsa diyordur ki "İki üç günde bir bölüm izleyin, dozu kaçırmaya gerek yok" Her bölümü dolu dolu olan, bittiğinde de sizi hayal kırıklığına uğratmayacak, bol Heechul'lu bir dizi işte. Ha Park Jung Woo karakterini Chul değil de başkası canlandırsaydı, veya harabucilerden birinin yerine bile başka birer dede olsaydı dizi bu kadar iyi olur muydu? NÖÖÖÖÖ. Ne varsa oyuncularda var! Bir de Park Min Woo'da...

-You're All Surrounded: Bayağıdır hiçbir dizi hakkında bu kadar çok konuşmamıştım ya.. Durmadan All Surrounded de surrounded.. Ha çok aşırı beğendiğimden mi hayır ama güzel diziydi yani.

-Marriage Not Dating: Ay resmen yazıma neşe getiren dizi! Çok dizi izlemişsinizdir ama bunun kadar saçması, anlamsızı, takip edilmesi zor olanını zor bulursunuz!

Bu yazın izlenmesine ennnnnnn gerek olmayan kdramaları:

-Trot Lovers: Bunun içindeki olayları barındıran 394572985798 tane dizi izlemişsinizdir zaten (Türk olsun, Kore olsun) Bence hiç bununla vakit harcamaya gerek yok.

İzlenmesine gerek olmayan ama izleneceğine emin olduğum dizi özel ödülü:

-Fated to Love You: Ay insanın içi şişiyor izlerken. Herhangi bir Kore dizisi ya aslında. Sadece, son zamanlarda Kore dizileri biraz çizgi dışına çıkmaya, farklı şeyler sunmaya çalışıyorlar. Klişeleri yok etmeye falan çabalıyorlar işte. Kimisi bunu başarıyor, romantik komedi türü de olsa klişelerden uzak, samimi diziler çıkıyor (bkz: Marriage Not Dating) kimisi de farklı olacağım değişik bir şeyle geleceğim diye bok edip çıkıyor işin içinden. (Trot Lovers). Fated to Love You'ysa bunları hiçbirini yapmamış. Eski Kore dizileri gibi aynı, her şeyi aynı hatta. Klasik konular, klasik olaylar falan. Eskiyi özleyen izlesin, özlüyorum ama olmasa da olur diyen boşversin.

Şimdi gelelim bu yaz kpop'a....

Öhöm. Yaz başından beri dediğim gibi milyon grup comeback yaptı, çıkış yaptı, bazısı iyi bazısı tırttı. Ama en komiği Sistar'ın Touch My Body'di çünkü ben hayatımda bu kadar iğrenç koreografı görmedim, kostümler, koreografı, cidden rezildi. Bir tek Kwanghee'nin sahneye fırladığı performans güzeldi, onda da güzel olan Kwanghee'ydi yani. Son yayınladıkları I Swear'i daha çok sevdim. Bunun dışında yazın en "yaz" albümü Girl's Day'inkiydi ki buna kalıbımı basarım. Klipten, sahne performansına, albümdeki diğer şarkılara ne zaman dinlesem enerji doluyorum, bu kadar yaz enerjisi fazla!

Erkeklerdense... Şey ya ne bileyim, son bir haftadır Boys Republic - Dress Up'a taktım, bir de %100 Summer Hero'ya. Block B'nin son yayınladıkları karman çorman albümü de başa alıp duruyorum- zaten şarkıları yarısı çoktan telefonumda varmış gibi hissediyorum ne bileyim....

Bu yaz title song dışında sadece belli grupların/soloistlerin albümlerini dinlediğimden yorumlarım da garip geliyor evet farkındayım. Albüm demişken, HA:TFELT Me? yine ne iyi albümlerdendi. JYJ Just Us'ı, ve BEAST Good Luck'u da en iyi albümlere alıyorum, her ne kadar BEAST'inki haziranda yayınlandığından artık iyice eskimiş hissettirse de.. Taemin'in Ace nasıl desem, güzel ama böyle bi... Neyse.

Ay yazarken içim sıkıldı bence sizin de sıkılmıştır. Winner'dan da bahsedecektim ama sonra dedim ki ko göte, zaten albümü sevsem de yazın sıcağında izleyip dinleyince içime fenalıklar bastırdı, resssmen 25 kasım-10 aralık tarihleri arası bir albüm (öf be ne tarih verdim ama). Yenilerden en olaylısı Red Velvet'e hala aynı lafları sarfedenlere de Allah akıl fikir versin ne diyim. Kızlar güzeller, yetenekliler, tatlılar, hepsini geçtim, orjinaller. Konseptleri şu boku çıkmış kpop dünyasındaki aşırı seksi, veya aşırı tatlış gruplardan, veya farklı olacağım derken palyaçoya dönenlerden çok farklı. Mutlular abi resmen, şarkının adı nedeniyle demiyorum bunu. Mutlular ya! Böyle, dinleyince bir ferahlıyorum mutlu oluyorum.

Uyumlarını yediklerim..

Neyse, gelelim bu hafta olanlara. Bu haftadan kastım geçen cumartesiden başlıyor aslında. 8x01-Deep Breath bölümünün yayınlandığı, Mamacita teaser fotoğraflarının tek tek geldiği cumartesi. Deep Breath bölümü tam olarak beklentim kadardı. Zamanında bölümler sızdırıldığında indirip izlememek için tırnaklarımı kemirmiştim, ama izleyenlerden "Çok iyi veya çok kötü değil" yorumunu alınca sakinleşmiştim diyeyim. Bölümü de, Capaldi'yi de sevdim. Yalnız bir şey söylemem lazım, Matt'i özlüyorum. Yani, Peter'ı çok sevdim, bu rolü üstlendiği için de çok mutluyum, ayrıca bu David gittiği zaman David sendromuna girip de 7.sezonun bölümlerinin altına bile "Uf bu adam çok çirkin David geri gelsin" diye yorum atan kızlarınki gibi bir şey değil ama Matt'i özlüyorum işte. Bugün bir arkadaşım şak diye yapıştırdı bu konuda söylenebilecek en güzel şeyi: "Matt de başka bir kanalda Doctor'luk yapmaya devam etse olmaz mı?"  Bilmiyorum, dediğim gibi biraz garip hissediyorum bu konuda. Bu arada Missy olayı da Pondlara bağlanmasın artık yalvarırım, Moffat'cım bak sence de artık dwden emekliye ayrılma vaktim gelmedi mi? Yeterince çektirmedin mi zaten bize annem? Neyse. Into the Dalek'i Deep Breath'ten daha çok sevdim ama onu söyleyebilirim. Neresinden bakarsanız bakın daha eğlenceliydi.

Neyse. MAMACITA konusuna... Gireceğim gireceğim giremiyorum. Tamam, şimdilik susup albümüm gelince giricem. Ama şunu söyleyim Mid-Season acayip bir şekilde bir şarkıya benziyor ama çıkaramıyorum bir türlü, delireceğim! Sanki başları bir SHINee şarkısı, Aside olabilir, ortalarda değişip yine tanıdık ama benim çıkaramadığım bir şarkı, sonları iyice tanıdık bir şarkı! Deli etti beni, hangi şarkılara benziyor çıkarmam lazım! (ps: acayip bir şekilde SHINee şarkısı o, hatta acayip bir şekilde SHINee-Aside ama bir şey var, böyle çıkaramadığım bir şey o çıkaramadığım şey başka bir şarkıya da benzetiyor.)


Bu arada Mamacita'da ardarda 3 cümlenin "gangin-donghae-ituk" biraz sonra da "siwon" diye başlamasına feci kahkaha attım. Yemin ediyorum niye bilmiyorum ama acayip komik geldi bak şu an dinliyorum siwon geçti yine sşdflksdşlfkdşflkşsldkfşlksd Ayrıca Kangin'in karpuzu olmak istiyorum. Onu geçtim, sizce albümümden kimlerin photocardı çıkacak? Bahar biri kesin Heechul olacak diyor ve öyle olursa kartı öper başıma koyar bir daha da indirmem, ve Bahar'ın şaman falan olduğunu düşündüğümden Heechul çıkarsa şaşırmam da, kız zamanında SS2 kazandığım çekilişi bile tutturdu daha ne olsun? Bu SS2 konusunu bir ara daha ayrıntılı konuşuruz şdgşldfghlih

Öhöm.. Bunlar dışında içimde kalmasın istediğim.... Ne vardı la başka... AY KARA! KARA benim için başta Nail Shop Paris'teki gıcık sesli kızın lideri olduğu gruptu, zamanla ay bu kız da mı o gruptaymış, ay bu da mı diye diye katıldıkları programları bir bir izlediğim kız grubu oluverdi. Üzerinize afiyet biraz son dönemin boku çıkmış kpopundan sıkıldım da, 2000'lerde doğan gruplara sempati besler oldum bu şekilde. KARA da KARA yani, şu an sallanmasalar da zamanında SNSD'yle WG'yle kapışırlarmış. Ayrıca Youngji'yi taa KARA Project programında tutmuştum, çok tatlış, bazen de haddinden fazla kibar bir kız. Başlarda da sessiz sakin bir tipmiş zaten. Gerçi, DSP'nin tüm Baby KARA'yı tek bir defada bir grup halinde çıkış yaptırmasını tercih ederdim ama, sonuçta Youngji için KARA'yla çıkış yapmak kesinlikle kötü bir şey değil. Sonuçta KARA olum bu, garantili çıkış yaptı kız.

Neyse. Bu kadarcık işte. Şimdilik heyecanla albüün elime ulaşmasını, My Lovely Girl'ün elime ulaşmasını, ve Nine Plus Boys'da benim yamuk ağızlının sevdiği kızı öpmesini bekliyorum. Bu beklentilerim yarın da değişebilir sonraki gün de. Bakarsınız yarın tutar blogu kaparım. Dedim ya garip gurup saçma sapan bir dönemdeyim diye. Hayırlısı olsun ya..

*Bulanık çingum beni şu yazısında mimlemiş, ne de güzel yapmış, söz bunu yazmadan kaybolmicam ortalardan ^_^

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Heirs / ALLAH'IMA BİN SÜKÜR BİTTİ / Adeta bir fanfiction...

Liar Game / Japonya

Reply 1994 / Bu diziyi yazanı bir elime geçireyim var ya....................