10 Şubat 2021'den Bir Yazı

 2020 yılında birçok şey yaşandı. Kimisi için berbat, kimisi için gerçekten güzel bir yıldı.

Bense yıla berbat başlayan ve ortalamalarda bitiren biriyim.

2019 haziranda üniversiteden mezun oldum. İyi bir etkinlik ajansında staj yapmaya başladım. İki buçuk aylık stajın ardından eylülde resmi olarak işe alındım, aynı ay çok sevgili arkadaşlarımın itelemesi ve çekiştirmeleri sayesinde 1 haftalık bir Güney Kore gezim oldu, bu yazının konusu değil.

Bundan iki ay sonra, kasımda aynı arkadaşlarımla şu veya bu sebeplerden aram açıldı. 

Yılbaşından yaklaşık 4 hafta kadar sonra da, ajans tarafından işten çıkarıldım.

Her ne kadar lise hayatım düşük notlar ve belgesiz geçen karnelerle dolu olsa da, genel olarak başarısızlığa alışkın bir bünyem yok maalesef. Çıkarılmamın sebebi, hamile olan üssümün ayrılacağı, ve bu durumda tek başına bir yeni mezunun tüm görevi üstlenemeyeceği, o yüzden benim çıkarılıp yerime daha yetkili ve becerikli birini almak istemeleriydi. Bunun için kendimden başka kimseyi suçlayamazdım, bana kendimi geliştirmem için bir şans verilmişti ve ben, bunu değerlendirememiştim. Böyle düşündüğüm ve kendimi suçladığım için bana kızacak dostlarım var, sağolsunlar, ve yeni mezun, daha aşağı yukarı 7 aylık bir iş tecrübesi olan benden, neredeyse 10 yıldır onlarla çalışan bir tasarımcının performansını beklemelerini ben de saçma buluyorum, ama bir noktada sıkıntı bendim. Asosyal kişiliğim de iş performansıma yansımıştı sanıyorum. 

Sonuçta daha işte resmi bir çalışan olarak daha 6 ayımı doldurmadan şutlanmıştım (6 ay sigorta açısından önemli bu arada, yeni çalışan alıp da 6 ayda çıkaran kurumlara dikkat etmek lazım, benim gibi salak olmayın diye söylüyorum). İşsizdim, en yakın arkadaşlarımdan birkaçıyla da aram açıktı. Mutsuzluğun dibinde olduğum bir dönemdi. Çevrem, ailem, bana hep bu durumun kendimi üzmemi gerektirecek bir durum olmadığını söyleyip duruyordu. Ama dediğim gibi, hayatım beş yıldızlı başarılarla dolu olmasa da, başarısızlığa alışkın biri değilim. 

Ve ben cidden dipte olduğumu düşünüyordum, en azından bundan daha fena ne olabilirdi ki?

Kasımdan beri çok sık yaşadığım baş ağrıları için annem devamlı bir doktora görünmem gerektiğini söylüyordu. Bense, hep meşguldüm. Sıkı tutunmam gereken bir işim vardı, işyerindeki üstlerim de bana hep sıkı çalışmam gerektiğini, iş hayatında aylaklığa yer olmadığını söylüyorlardı. İnanılmaz derecede haksız olduklarını sonradan öğrenecektim. Bu söylenenler nedeniyle doktora falan gitmek için izin alamazdım, ki bu gerçekten tahmin bile edemeyeceğiniz kadar büyük bir hata. İş sağlığa geldiğinde önüne geçebilecek hiçbir şey yokmuş. 

İşten çıkarılınca da, annem artık vaktin de var, doktora gidelim işte demeye başladı. Haklıydı. Bir anne olarak da, muhtemelen hissediyordu. Nasıl hissettiğini bilmiyorum ama, hissediyordu işte. Beynimde ne zamandan beri orada olduğunu kimsenin anlamadığı bir tümör vardı, baş ağrısı, baş dönmesi, ve birkaç defa işyerinde girdiğim kusma nöbetlerinin sebebi buydu (Geriye dönüp bakınca evet, bir sorun olduğu belliymiş. Ama kendini işe kaptırmak zorunda hissedince, insan bunları hep soğuk algınlığı sanıyor). Doktorum acil ameliyat gerektiğini söyledi, ve benim sadelerce dizilerde falan olabileceğini sandığım bir ışık hızıyla hastaneye yatırıldım, yaklaşık 7 saat süren bir ameliyat ve  yoğun bakımdan (yoğun bakımda hep uyunur sanıyordum, ama meğer uyanık olmak da mümkünmüş, ameliyattan yaklaşık 5-6 sonra uyanıp, verilen tüm narkozu kustum, sonrasındaysa bilincim yarı kapalı gibi bir şeydi), sonra yaklaşık 15 gün kadar daha hastanede kaldım. Eve gönderildim, ve evde geçirdiğim 1.haftanın sonunda koronanın ülkemizdeki bir hastada tespit edildiği haberi geldi. O zamandan beri de işte, evdeyim. 

Bu arada, üniversiteden çok sevdiğim bir hocamın aracılığıyla, bu defa e-ticaretle uğraşan bir şirketle anlaştım, aslında hastalığı öğrenmemden birkaç gün önce gerçekleşti bu olay, ama şubattaki ameliyat ve hastane süreci sonrasında, ancak mayıs ayınca resmi olarak başlayabildim. 

Sonuçta çok dipte olduğumu sandığım bir dönemde, daha da dibi gördüm. Çok dramatize etmek istemiyorum, hastanede öyle hastalar, öyle hastalıklar gördüm ki, ne ameliyat, ne sonrasında gelen ve ağustosa kadar süren tedavi süreci beni aşırı yıpratmadı. Her şey olacağına varıyor çünkü, kadere inanan birisiyim, ve kaderimde bu olayı atlatmak varmış. 

Yıl benim için orada bitemedi bu arada, maalesef ki. Ağustosun ortasında yıllardır göğüs kanseriyle mücadele eden, ve aslında bu hastalığı 2 defa da atlatmış olan anneannem vefat etti. Allah rahmet eylesin canım anneanneme, inşallah mekanı cennettir.

Sonuçta iğrenç geçti, ve sonunda bitti. Ha talihsizliklerin 2020 yılına özel olduğunu düşünmüyorum kesinlikle. Hastalık, bahtsızlık, mutsuzluk, ve bunların yanında mutluluk, iyilik ve şans, her an gelebilir. Birçok şeyin 2020'yi bulması iğrenç evet, ama bilemiyorum, sonuçta kimin başına yarın ne geleceğini bilemiyoruz.

İşte böylee... Blogum hep aklımın bir köşesindeydi, ama ne yalan söyleyeyim, çok açıp bakmak içimden gelmiyordu. Bugün de öylesine esti aklıma, bir gireyim izlediklerimi güncelleyeyim en azından dedim, sonra son yayınladığım yazının altında çok da uzak olmayan bir tarihten, 20 mart 2020'den bir yorum gördüm, öyle kibar, öyle tatlı bir dille yazılmıştı ki, tekrar yazmak geldi içimden. Unknown'a çok çok teşekkür ediyorum.

Okuyan herkese teşekkür eder, zaman zaman buraya gelip saçma da olsa bir şeyler çiziktireceğimi belirtmek isterim. Geçtiğimiz 2 yılda resim çizmeye tekrar başladım, mezuniyet projem için bir webtoon bile hazırladım. Beni mezun etmeye yetse de, ulaşmak istediğim seviyenin yanından bile geçen bir iş değil, ve önce çalışma(köleleştirilme) temposu, sonra da hastalık yüzünden uzun süre uzak kaldığım bu hobime, nihayet geri dönüyorum. Sanıyorum ki geçen zamanda hayatımda değişen şeyler yalnızca bu kadar, kalan her şey falan aynı :) Umuyorum ki, tekrar görüşmek üzere! 



Yorumlar

  1. Çok geçmiş olsun, anneannenizin de mekanı cennet olsun. Geçen yıl keşfetmiştim blogunuzu, Liar Game yazınız ile. Çok keyifliydi postlariniz,geri döndüğünüze cok sevindim :)

    Ve yine Liar Game çıktı karşıma, manga tavsiyeleri bakinirken. Sonra aklıma blogunuz geldi, tekrar bu şekilde bulabildim sizi :):


    Yeni işiniz de hayırlı olsun :)
    Sevgiler ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı zamanda dilerim ki yeni işinizle birlikte hayatınızda çok güzel kapılar açılır ve geçen yılı unutturur <3

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Heirs / ALLAH'IMA BİN SÜKÜR BİTTİ / Adeta bir fanfiction...

Liar Game / Japonya

Reply 1994 / Bu diziyi yazanı bir elime geçireyim var ya....................