I'm Sorry I Love You /sevme kardesim seviyosun da noluyo

Dram dram dram dram.

Bugün eve geldim, Cheongdamdong Alice yazısın yazdım, sonra dedim ki eksik kaldığım bir bu var hadi bir izleyeyim ne kaybedeyim. Saat 4 buçuk 5 gibi başladm sanırım izlemeye. Şu an saat 12 uçuk, absürdlükleri az biraz sara sara bitti dizi.

Ama ben de bittim.


Cha Moo Hyuk küçükken Avusturya'ya evlatlık verilmiştir. Ama ilk olarak bırakılması yetmezmiş gibi, bir defa da oradaki ailesi tarafından terkedilir ve gene sokaklara kalır. Bu kadar da değil, bir de tam kendisi gibi Kore'li kız bulmuş kendine, kız çıkıp demesin mi ben Jason'ın parasına aşığım. Al buradan bir tekme daha kız başkasıyla evlensin. Düğününe gider Moo Hyuk, bu defa da düğünde kafasına kurşun yer. Kurşun çıkarılamaz zavallımızın bir yıllık ömrü kalır. Bu defa Kore'ye gelir ailesini aramaya başlar. Hep "Kesin bizi besleyecek parası yoktu o yüzden bırakmak zorunda kaldı" şeklinde düşündüğü annesinin lüks yaşamını ve biricik oğlu Yune'yi de görünce artık kararını verir. Kalan zamanında intikamını alacaktır.

Bakın bir paragraflık konuda bile dramdan başka bir şey yok, orayı okurken bile insanın yüreği sıkışıyor.

Herkes hastası olmuş bu dizinin, tabi dizikoliğiniz gene farkını konuşturuyor burada ve -gene, herkesin ayılıp bayıldığı, öldüğü bu diziyi beğenmedi. Yahu dramın zaten etkisinden çıkamam uzun süre, ve dramlarda acıdan  üzüntüden aşka varamayız bir türlü, sadece üzülürüz, içimiz acır, şapa oturmuş gibi ölenle ölür kalanla gene ölürüz bilgisayar karşısın. Bu yüzden dram sevmem ben. Sıkar beni. Ama I'm Sorry I Love You'nun Türk uyarlaması Bir Aşk Hikayesi'ni o kadar çok sevdim bağrıma bastım ki, şimdi orjinalini izlemezsem olmaz dedim.

Off olurmuş bal gibi de olurmuş. Keşke izlemeseydim. İlk 15 bölüm boyunca bir yumru oluştu boğazımda, ağlayamadım, gözlerim yaşarmadı, başımı ağrıttı bu durum. Ama 16'da artık kendiliğinden gitti gözyaşları.

Öncelikle Türk versiyonu Bir Aşk Hikayesi'nin oyuncuları bakımından daha çok beğendim, burada yerli damarlarım araya giriyor sanırım. Tamam So Ji Jub burada döktürmüş ama gene de bir Korkut değil benim için. Birebir muhteşemlikte bir tek Tolga-Yune uyarlanmış. O nasıl tatlı bir karakter? Nasıl bir çocuksuluk? Gerçi koreanturk de izlerken bir yorum gördüm o kadar yerinde yapılmış ki; Moo Hyuk resmen Yune'un yedek parçaları olsun diye yaratılmış. DOĞRU LAN DOĞRU. Sevdiği kızı, annesini, kalbini, her şeyini aldı Yune. Ama gene de içim de bir sempati var ona karşı bir türlü açıklayamadığım. Özellikle evlatlık olduğunu öğrenince o kadar şaşırdım ki, nasıl olur ya? Tolga evlatlıkmış bir düşünsenize.. Gerçi mantıklı olan da o, sonuçta kadın bekar anne gözükmesin diye ikizleri elinden alınmış Yune nasıl yaşayabilirdi ki?


Çok sevdiğim bir diğer karakterse Kal Ji, yani, Seo Kyung'un oğlu, Moo Hyuk'un yiğeni. Zavallım zihinsel engelli annesine bakabilmek için nasıl da uğraşıyordu. Burada ister istemez Kal Ji ve Türk versiyonundaki Umut'u karşılaştırıyorum ve oyum yine Umut'tan yana. Orjinal versiyonda çok fazla üzerinde durulmamış Seo Kyung ve Kal Ji'nin. Ama bir aşk hikayesinde öyle mi? Her bölümde ayrı bir hikayeleri gelişiyor, ayrı birer yanlarını görüyoruz. Emine ve Umut her gördüğümde gözlerimi dolduran karakterlerden. Burada Seo Kyung ve Kal Ji'nin olayları yeterince anlatılmamış, Se Kyung'un zihinsel engelleri, hareketleri çok da gösterilmemiş. Emine'deyse, ay durun...




Bu sahne aynı Bir Aşk Hikayesi'ndeki gibi etkiledi beni, hele "nereni öptüler? buranı mı? orayı da temizleriz, tertemiz olacaksın, merak etme" demesi... Tüylerim diken diken oluyor, bana bu kadar dram fazla arkadaşlar.







Sonuç olarak beğenmedim ben I'm Sorry I Love You'yu. Şimdi bu olayları bir de Korkut ve Ceylan'ın yaşayacağını düşünüyorum da iyice moralim bozuluyor. Üfff 40 yılda bir yerli dizi izlerim onda da düştüğüm duruma bak. Bu arada o Eun Chae'nin babasına da iyi oldu, inşallah kızının final bölümünde yaptığı üzerine vicdan azabından acılar içinde gebermiştir. Esas kötü oydu ya resmen, böyle tam anlamıyla melek yüzlü şeytandı adam. Yaptığı tek bir hareket bile iyi sonuçlar vermedi. Gıcık şey.  Bir de finalde Moo Hyuk'un Avusturya'daki onu terkeden sevgilisinin gelip onu geri götürmesiydi. YA SEN KİMSİN YARRAM SİKTİR GİT KENDİ İŞİNE OROSPU JASONA VERDİN VERDİN TATMİN OLMADI GÖTÜNE TEKMEYİ KOYDU TABİ ÇAREYİ GENE MOO HYUK'TA BULDUN DİMİ?! Oooh valla içimi döktüm. Beyin özürlü.

Beğenmedim işte diziyi. Eve geldiğimde sınavların okulun bitişiyle gelen enerjiyi yedi bitirdi valla. Kendime acilen komedi dizisi bulmam lazım diyeceğim o da yok anacım kalmamış. Bakalım bir sonraki ne olacak, belki bir süreliğine animeye dönüş yaparım, çünkü şu diziden sonra kafam hiç öyle ağlak romantik kavuşma falan kaldırmaz.


Yorumlar

  1. Açıkçası bu kadar güzel bir diziyi anlatımınla berbat etmişsin. Dram sevmiyorsun madem izlemeseydin. Ayrıca Türklerin yaptığı ile korelilerin yaptığı arasında dağlar kadar fark var. Ji sub un oyunculuğunu Korkut kesinlikle oynayamamış. Jisub oynamıyor sanki gerçekten yaşıyordu o sahneleri. Hikaye gerçekten akıcı ve sürükleyiciydi. Şarkıları da süperdi.tek kelimeyle müthiş bir diziydi. Izlemeye değer... Oyuncularını da ayrıca tebrik etmek lazım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. herkes sevdi, herkes bayıldı diye diziyi sevmek zorunda değilim. dram olmasına rağmen delicesine sevdiğim diziler de var, ama sorry love you yla uyuşamadık. blogumu izlediklerim hakkında yazmak için yazdım, şu ana kadar hiçbir yazdığımdan da pişman olmadım. işte, saymışsın diziyle ilgili sevdiğin her şeyi, beni bu kadar etkilemedi, sevdiremedi, yapacak bir şey yok.

      Sil
  2. Ewet yapacak bişey yok. Benim diziyi sana sevdirme gibi bir çabamda yok! Yalnızca takip edenlere olduğu gibi bir bilgi vermek istedim. Ayrıca dizide ki her sevdiğim bölümü anlatmadım çünkü başlasam bitmez :D Son olarak da zevkler tartışma kategorisine girmemektir. Hatırlatmak istedim. Sevgiler....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kimsenin karışamayacağı zevklerime laf edilmesi tartışma kategorisine tabiki girmektedir. ayrıca tekrarlıyorum, blogumu zaten diziler hakkında sevdiğim sevmediğim her şeyi yazmak için açtım. eğer sadece sevdiklerimi övüp göklere çıkarsaydım bu işin anlamı kalmazdı, ne yani sevmedim diye diziden istediğim gibi bahsetmeyeyim mi?

      Sil
  3. Madem blog açtın eleştirilerilerede açık olmalısın :D Bende görüşümü bildiriyorum. Ne var bu kadar atarlanacak......

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. eleştirilere her zaman açığım zaten, yalnızca beğenmeyip de hakkında yorum yaptığım diziye gelip de 'nasıl böyle bir şey dersin o harika bir dizi mahvetmişsin resmen böyle yapamazsın' tarzı yorumlara kesinlikle açık değilim. Eleştiri değil çünkü bu. Ayrıca atarlandığım falan da yok.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Heirs / ALLAH'IMA BİN SÜKÜR BİTTİ / Adeta bir fanfiction...

Liar Game / Japonya

Reply 1994 / Bu diziyi yazanı bir elime geçireyim var ya....................