School 2015 - Who Are You?
(Yazıyı yazmaya 29 ağustosta başlamışım, bugün 13 kasım. Nasıl da masum masum anlatmışım kız, kıyamadım kendime, yazının başını değiştiremedim. İdare edin, 29 ağustostaymışız gibi okuyun siz de..)
Merhaba İstanbul, merhaba blogum! Bugün günlerden 29 ağustos cumartesi ve ben 19 günlük bir İzmir tatilinden sonra evime dönmüş bulunmaktayım. Daha önce bahsetmiş miyimdir bilmiyorum ama, İzmir'de kuzenlerimin yanına gidiyorum ben, tatilden tatile ya biz oradayız ya onlar burada. Buluştuğumuzda yaptığımız şeyse genel olarak oturup dizi izlemek oluyor. Bu tatilin dizileri.. Şey, 19 gün uzun bir süre. İki diziyle kapatamadık doğal olarak olayı. Ancak dizinin kendini izlerken değil, kuzenlerimle izlerken eğlendiğim yegane dizilerden oldu School 2015.
Tamam şimdi ilk olarak, yazının devamında bir daha School 2015 adını kullanmayacağımı, Who Are You veya üşenirsem huayu diye bahsedeceğimi aklınızın bir köşesine not edin lütfen. Zira bu diziye School serisi etiketi yapıştırmak, şimdiye dek çıkarılmış School serilerine hakaret etmek demek.
Evet fark ettiğiniz üzere herkeslerin bayıldığı, üzerine toz konduramadığı dizimizi ben maalesef o kadar aşkla şevkle izleyemedim. Evet sürükleyici bir yönü var, insanı kendine çeken bir yönü de var. Fakat School serisinin en önemli noktasını almakta eksik kalmış: Gerçekçi bir olay örgüsü. Karakterleri güzel yazmışlar doğru, ailesi tarafından baskı altında tutulup sürekli ders çalışmak zorunda bıralılan, nefes almayı dahi unutmuş okul birincisi, ünlü olma hayalleriyle modellikten modelliğe, o ajanstan bu ajansa koşuşturan fakat gerçeklerle yüzleşip duran güzel kız, henüz bir hayali, hedefi olmadığı için her yere yönlendirilse de hiçbirinde tutunamayan gariban, okulun serserileri kontenjanından olaya dahil olan kavgacı çocuklar, eteklerini yukarı kıvırıp görünmemek için öğretmenlerden kaçan kızlar, işi gücü şaklabanlık olan oğlanlar. Kısacası ortalama bir lisedeki ortalama bir sınıfa girdiğinizde karşılaşabileceğiniz ortalama tipler. Bunların çoğuyla 2013'te de karşılaşmıştık zaten.
Fakat farklı olarak, bu defa yapımcılar daha değişik bir rota izlemeye karar vermişler belli ki. İşin gerçekçiliğinden vazgeçip sadece hikayeye odaklanmışlar. Odaklanırken de çok şeyi kaçırıp, popülariteye kurban gitmişler belli ki.
Şimdik, zaten dizi hakkında her yazan deli gibi övdüğü, yorumunu yaptığı için ben o klişeleri geçiyorum. Diziye sonsuz övgü bekliyorsanız yanlış blogtasınız. Beğenmedim ben, fazla banal, fazla gerçek dışıydı dizi. Yine de hakaret etmek yerine karakterlerini tek tek anlatacağım. Sonrasında izleyip izlememek size kalmış.
Go Eun Byul genel olarak sinir bozucu başlayan, fakat sonradan toparlayan bir karakterdi. Yani sonuçta aklı başındaydı. Ha biraz insanın kafasını karıştırıp düşündürüyor, "16 yaşındaki kız nasıl bu kadar işler beceriyor, gizleniyor, kaçıyor, nerelerde yatıp kalkıyor?" diye ama yani.. Kore dizisi işte.. Pek mantık aramamak lazım.
Go Eun Bi'yse süzme salağın teki arkadaş kimse kusura bakmasın. Ay tamam safsın iyi niyetlisin de bu kafanın boş olmasını da gerektirmiyor değil mi? Üf sümüklü ya düşününce yine sinirlendim bakın.
Kang So Young, namı diğer dizimizin kötü kızı, biraz manyak bir tip. Kafayı kötülükle bozmuş, ne yapsam da biraz daha çok insanın canını yaksam diye çabalayıp duruyor. Yani tamam bu kız kaşarın orospunun teki de, zamanla Eun Bi malı öyle sinir bozucu öyle salak şeyler yapıyor ki, kendinizi "Yürü be koca yürekli kaşar!" derken buluyorsunuz.
Han Yi Ahn aslında kötü bir karakter değil fakat ikinci erkeğin araya girmesiyle durmadan arka plana atılmış, kendini pek gösterme fırsatı yakalayamamış bir çocukcağız. Bunun oyunculuğu çok robotikti de Sungjae çok iyiydi bu baş rolü hak etmiyordu diyen arkadaşlara da sadece şu kadarını söyleyebilirim: çocuğun oyunculuğundan çok karakteri sorunluydu. Karakter genel olarak odun, kaldı ki adam gibi sahnesi bile olmadığı için pek anlayamadık da. (Ya şu oyunculuklar konusunda da diyecek bir iki şeyim var. Tamam Nam Joo Hyuk çok iyi bir oyuncu değil fakat Yi Ahn karakterine gayet yakışıyor bunu kimse inkar etmesin. Ben Kim So Hyun'un oyunculuğuna da pek ayılıp bayılmıyorum, evet ikizleri gayet iyi canlandırdı ve izleyicinin gözünde birbirinden ayırmayı başardı, fakat bunu yaparken saç ve makyajın da çok yardımcı olduğunu unutmayalım. Sungjae'ye gelince; evet bu rolde iyiydi hoştu, ama bence rolün kendi 4D karakterine yakın olması da bayağı işine yaradı. Yani demek istediğim şey şu ki: bir dizide karakterleri sevdiren oyuncuların çok başarılı veya yetenekli oyuncular olması değil: karakterlerine uygun seçilmiş olması. High School Love On da tutabilecek bir konuyla giriş yapmıştı ama kadronun çok uyumsuz seçilmiş olması diziyi resmen öldürmüştü. Who Are You'nun bu anlamda en büyük artısı oyuncuların "yetenekli" değil de, birbirleriyle ve rolleriyle uyumlu seçilmiş olmasıydı yani.)
En sorunlu ana karakteri sona sakladım: Gong Taekwang. Diziye gökten inerek dahil olarak bu civciv bey hiç şüphesiz hem en sevilen, hem de en çok tutan karakter oluverdi. Hatta o kadar çok tuttu ki baş rollerden daha çok sahne falan yazıldı. Yani şikayetçi olduğumdan değil ama o kadar saçma bir şekilde çocuğu alıp öne çıkardılar, sonra da yine geri fırlattılar ki delirmemek elde değildi
Şimdi şöyle bir durum var, ben kızı Taekwang elde etsin diye kuduranlardan değilim, sadece yapılanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Baş rol en başından beri Yi Ahn'ken sonuç da gayet ortadaydı fakat insanı sinir eden şey umut verilmesiydi. Ulan kaşar yazar, anladık bir sümüklü karakterin tuttu da bu kadar suyu çıkarılmaz ki be kardeşim. Son saniyeye kadar sürüklenir mi bir insan? Sakız gibi uzattıkça uzattılar, doğal olarak kimse ne kızın kimden hoşlandığına baktı, ne de diğer karakterin aslında neler hissettiğine. E sonuçta baştan sonra olayın dışında kalan Yi Ahn'ın sonra yine kızı götürmesini neredeyse hiçbir izleyici sindiremedi.
Şimdi gelelim bir de diziye azıcık da olsa eğlence ve anlam katan sahnelere.
Öf neyse. Sonuç olarak pek de severek izlediğim bir dizi değildi. Bir diziyi izlerken sinirden saçını başını yolmayı sevenlere bir numaralı önerimdir. Gerisineyse pek önermiyorum. Sağlıcakla kalın. (Neredeyse 3 aylık kolektif bir çalışmanın sonucu oldu bu yazı. Niye bu kadar uzadı ben de anlayabilmiş değilim...)
Merhaba İstanbul, merhaba blogum! Bugün günlerden 29 ağustos cumartesi ve ben 19 günlük bir İzmir tatilinden sonra evime dönmüş bulunmaktayım. Daha önce bahsetmiş miyimdir bilmiyorum ama, İzmir'de kuzenlerimin yanına gidiyorum ben, tatilden tatile ya biz oradayız ya onlar burada. Buluştuğumuzda yaptığımız şeyse genel olarak oturup dizi izlemek oluyor. Bu tatilin dizileri.. Şey, 19 gün uzun bir süre. İki diziyle kapatamadık doğal olarak olayı. Ancak dizinin kendini izlerken değil, kuzenlerimle izlerken eğlendiğim yegane dizilerden oldu School 2015.
Go Eun Byul, şehrin en iyi liselerinden birine giden, akıllı, popüler, ve annesiyle yaşayan bir öğrencidir. Bir gün geçmişte bıraktığını sandığı eski bir dostundan aldığı mesajla tüm dengeleri alt üst olur.
Go Eun Bi'yse kırsal bir kesimde, Sevgi Evi denen bir yetimhanede büyümüş, okuldaki arkadaşları tarafından sürekli rahatsız edilen, yalnız bir kızdır. Hayatın özellikle zorlaştığı bir dönemde, artık hiçbir şeye katlanamayacak bir hale gelir, ve intihar etmeyi bile düşünür.
Çocukluklarında ayrılmış bu ikiz kızların hayatlarının nasıl kesişeceğiyse dizimizin asıl konusu zaten.
Tamam şimdi ilk olarak, yazının devamında bir daha School 2015 adını kullanmayacağımı, Who Are You veya üşenirsem huayu diye bahsedeceğimi aklınızın bir köşesine not edin lütfen. Zira bu diziye School serisi etiketi yapıştırmak, şimdiye dek çıkarılmış School serilerine hakaret etmek demek.
Evet fark ettiğiniz üzere herkeslerin bayıldığı, üzerine toz konduramadığı dizimizi ben maalesef o kadar aşkla şevkle izleyemedim. Evet sürükleyici bir yönü var, insanı kendine çeken bir yönü de var. Fakat School serisinin en önemli noktasını almakta eksik kalmış: Gerçekçi bir olay örgüsü. Karakterleri güzel yazmışlar doğru, ailesi tarafından baskı altında tutulup sürekli ders çalışmak zorunda bıralılan, nefes almayı dahi unutmuş okul birincisi, ünlü olma hayalleriyle modellikten modelliğe, o ajanstan bu ajansa koşuşturan fakat gerçeklerle yüzleşip duran güzel kız, henüz bir hayali, hedefi olmadığı için her yere yönlendirilse de hiçbirinde tutunamayan gariban, okulun serserileri kontenjanından olaya dahil olan kavgacı çocuklar, eteklerini yukarı kıvırıp görünmemek için öğretmenlerden kaçan kızlar, işi gücü şaklabanlık olan oğlanlar. Kısacası ortalama bir lisedeki ortalama bir sınıfa girdiğinizde karşılaşabileceğiniz ortalama tipler. Bunların çoğuyla 2013'te de karşılaşmıştık zaten.
Bkz: ailesinin beklentileri ve kendi hayalleri arasında sıkışmış kalmış bir adet sınıf birinci. |
Şimdik, zaten dizi hakkında her yazan deli gibi övdüğü, yorumunu yaptığı için ben o klişeleri geçiyorum. Diziye sonsuz övgü bekliyorsanız yanlış blogtasınız. Beğenmedim ben, fazla banal, fazla gerçek dışıydı dizi. Yine de hakaret etmek yerine karakterlerini tek tek anlatacağım. Sonrasında izleyip izlememek size kalmış.
Go Eun Byul genel olarak sinir bozucu başlayan, fakat sonradan toparlayan bir karakterdi. Yani sonuçta aklı başındaydı. Ha biraz insanın kafasını karıştırıp düşündürüyor, "16 yaşındaki kız nasıl bu kadar işler beceriyor, gizleniyor, kaçıyor, nerelerde yatıp kalkıyor?" diye ama yani.. Kore dizisi işte.. Pek mantık aramamak lazım.
Go Eun Bi'yse süzme salağın teki arkadaş kimse kusura bakmasın. Ay tamam safsın iyi niyetlisin de bu kafanın boş olmasını da gerektirmiyor değil mi? Üf sümüklü ya düşününce yine sinirlendim bakın.
"Eheheh yine kötülük yapıp sikicem ebenizi." bakışıyla So Young. |
Bir türlü diziye dahil olamadığı için kafası karışmış anlamsız bakan bir küçük Yi Ahn. |
En sorunlu ana karakteri sona sakladım: Gong Taekwang. Diziye gökten inerek dahil olarak bu civciv bey hiç şüphesiz hem en sevilen, hem de en çok tutan karakter oluverdi. Hatta o kadar çok tuttu ki baş rollerden daha çok sahne falan yazıldı. Yani şikayetçi olduğumdan değil ama o kadar saçma bir şekilde çocuğu alıp öne çıkardılar, sonra da yine geri fırlattılar ki delirmemek elde değildi
Gökten inen Taekwang. |
The Final Battle between The Taekwang VS Children. |
Aynı (taekwang fanı olan) kuzenim çocuk bir anda siyah saçlı olarak belirince koltuktan düştü. |
Bu garibanların beraberce ödev yapabileceklerine inanıp çabalamaları çok eğlenceliydi. Hayır yani ister bebeğe sorun ister yetişkine, bunların üçünü toplasan bir adam etmeyeceğini bilir şsdfksşdlk |
Öf neyse. Sonuç olarak pek de severek izlediğim bir dizi değildi. Bir diziyi izlerken sinirden saçını başını yolmayı sevenlere bir numaralı önerimdir. Gerisineyse pek önermiyorum. Sağlıcakla kalın. (Neredeyse 3 aylık kolektif bir çalışmanın sonucu oldu bu yazı. Niye bu kadar uzadı ben de anlayabilmiş değilim...)
Kuzen maceraları forewer😎
YanıtlaSil이렘:)😘
Başta bende sevmiştim ama sonra sıkmıştı, özellikle her şey Sungjae'yi gösterirken birden ayrı bir yola kayması hele son bölümü var ya. Daha fazla konuşamayacağım.
YanıtlaSilBence School serisinin en kötüsüydü, 2013'ü bir günde izleyip bitirmiş biri olarak, 2015'in de 7 bölümüne kadar güzel gelmişti sonra yarım yamalak izlemeye başladım. OST'si güzeldi ama deil mi? Ben müziklerini sevmiştim :D Sassy go go var. İzledin mi? İzlemediysen izle, böyle 2 bölüm filan saçma ama sonrasını ben sevdim. Monstar tarzı vardı. Monstar'ı sevmemişim ama bu güzel gibiydi fylfhş
YanıtlaSil