Koinaka / Geçtiğimiz Yaz Boyu Bana Kattıkların...

Eveet, uzun süreli sessizlik rekorumu kırıyor ve sadece 6 günlük bir arayla bir başka dizi eleştirisi yayınlıyorum.. Biliyorum biliyorum, çok çok uzun zamandır, blogumun ilk dönemlerindeki gibi aktif olamadım. Sanırım sınavdı stresti, rahatlamasıydı derken ipin ucunu kaçırdım ve hatta ucundan unuttum da bu işleri. İşte, şimdiye kadar itiraf etmemiş olsam da toparlamaya çalışıyorum.

Bugün yine bir Japon yapımıyla karşınızdayım. Son dönemde çok takmış gibi görünsem de yok valla, tam gaz her ülkeden izlemeye devam ben. Ama bu diziye başlamamın da elbette diğer tüm dizilerim  gibi fantastik bir hikayesi var. Canım ikizciğim Bahar, Kill Me Heal Me'yi daha kolay izlemek için viki uygulamasını indirmiş. Özellikle Asya yapımlarını izlemeyi sevenler için tavsiye ederim, mükemmel bir uygulamadır. Tek sorunu, server nedeniyle Türkiye'ye sunulan dizilerdeki eksiklik fakat bazen vpn kullanarak girildiğinde SBS kanalının dizileri de çıkıyor. Genel olarak KBS ve MBC dizileriniyse kolaylıkla bulabiliyorsunuz. Bir de abidik gubidik Japon, Çin ve Tayvan yapımları çıkıyor uygulamada karşınıza ki bir göz atmaya kalkınca benim gibi takılıp kalıyorsunuz. Neyse, en son Bahar'ın bu uygulamayı indirdiğini söylemiştim. İndirdi, kurcalarken de kendi tabiriyle "parmağı yanlışlıkla bu diziye dokundu" ve hemen sonrasında bana şu tarzz bir mesaj attı;

"KANKA
 KANKA
 KANKA
HEMEN ŞU AN
VİKİDE YANLIŞLIKLA PARMAĞIMIN DOKUNDUĞU DİZİYE BAŞLIYORSUN
ŞU AN BAK
ÇOK ACİL
ÇOKKKKKK"

Bu kadar acil olan şey ne diye bakınca zaten ben de takılıp kaldım. Sizlerin de takılması dileğiyle bu aciliyeti açıklıyorum hemen. (kötü bir insan değilim, sadece diziyi izleyip de bittiğinde mutluluk salgılamayan yoktur diye tahmin ediyorum. hep sizi düşündüğümden). Peki ne bu Koinaka?

bakın ben normalde uğraşılmamış afişleri pek sevmem, fakat bu afiş en az dizinin kendisi kadar samimi olduğu için mi bilinmez, bayılıyorum ya!
Miura Aoi ve Serizewa Akai doğdukları andan beri arkadaş olan iki gençtir. Çocukluktan beliren ve zaman geçtikçe gelişen aşkını itiraf edecek uygun bir yer arayan Aoi'nin parmakları arasından kayıp gider Akai, hem de lisenin son sınıfında. 7 yıl sonra, Tokyo'da Akai ile yeniden karşılaşır. Fakat aralarındaki eski samimiyetin geri gelmesi imkansız gibidir, zira Akai'nin yanında bambaşka bir Aoi vardır; Aoi Shota. Bundan sonra Aoi, gayet mutlu mesut bir şekilde yaşıyor gibi görünen ilk aşkının peşini bırakmalı mı, yoksa kendini bir aşk üçgeninin üçüncü köşesine mi yerleştirmeli? 

Kızın gelinliği efsane çirkin bu
arada..
Yalnızca 9 bölümden oluşan dizi, Reply 1997 tarzında biraz. Dizinin başında gösterilen gelinimizin damat olarak hangi Aoi'yi beklediğini bulmaya çalışıyoruz dizi boyunca. Fakat, her ne kadar Reply 97'i delicesine sevsem de ondan farklı olarak her şeyi o kadar tadında bırakıyor ki, bittikten sonra insan yüzünde durduramadığı kocaman bir gülümsemeyle dolaşıyor bir süre. Bakın abartmıyorum, dün gece bitirdikten sonra en az bir iki saat mal mal sırıttım. Hayır ben neyine sırıtıyorsam.. Ama o kadar içten, o kadar güzel bir dizi işte..


Miura Aoi'yi izlerken bazen sinir olduğumuz kısımlar olmuyor değil. Ne bileyim, en azından arada bir ekranı tokatlıyorsunuz "YA HADİ BİR ŞEY YAPSANA ARTIK1!1!!!" diye ama olsundu be. Saf, masum bir insan Aoi. Liseden beri mimar olma hayalleri kurmuş, şimdilerdeyse bir mimarlık ajansının en ufak, en mimarlıktan uzak işlerini yaparak tutunmaya çalışıyor. Ne zaman yıllardır biriktirdiği One Piece mangalarına baksa, eksik olan 51.cilti arıyor gözleri, tekrar ve tekrar Akai'yi düşünüyor. Tek sorunu işte, hiçbir zaman içinde ne fırtınalar koptuğunu belli etmemesi. Kendisini canlandıran aktör Fukushi Sota 93'lüymüş, böyle bir bilgiyi niye verdim bilmiyorum. Ama bakın, izlerken kudurduk Bahar'la "BU ÇOCUK KİME BENZİYOR YEAAĞĞ" diye. Pek bir sonuca varamadık. Zira gülerken ağız yapısı Kai'ninki oluveriyor, dikilirken sıskalığıyla Mackarel Run dönemindeki Lee Min Ho'yu hatırlatıyor, arada bir de Go Kyung Pyo oluveriyor, resimlerde N gibi çıkıyor, bazen de, çok az bazen de, adem elmasıyla yan profilden bir Ahn Jae Hyun'a dönüşüyor. Aman canım neyse ne, sonuçta eli yüzü düzgün, şeker mi şeker bir çocuk. Oturup bunun dizilerini izlemeyi denicem şimdi.

Akai ise aslında Aoi gibi hislerinin çok önceden beri farkına varmış, fakat zamanlamayı tutturamamış bir kızcağız. Çok sevimli bir tip, iyi kalpli, iyi niyetli, öğretmen olma hayalleri peşinde koşan, kendisini terk eden babasını arasa da bir türlü ulaşamayan, en az Aoi kadar masum bir kızcağız işte. Dediğim gibi, çok benziyorlar işte Aoi ile birbirlerine. Uyuyorlar da. Ay yorum yapamicam şu an her şeyi kendim yaşamışım da günlük yazıyormuşum gibi hissettim diye kendime gülüyorum sinirlerim bozuldu..

Diğer Aoi dediğimiz Shota Aoi ise (sağdaki armut) lisenin son yılında Tokyo'dan bizim çocukların yaşadığı Tokoyama'ya taşınmış, zeki, başarılı bir çocuk. Ya da Bahar'ın deyimiyle Tokyo terliği. Terlik tipli ya Allah'ım suratına baktıkça beynime kan fışkırıyor, geçiyorum bunu. Nesini merak edeceksiniz ki zaten, fırsatçının biri. Akai'yi delicesine sevdiği doğru fakat "İnsan sevdiği için bu kadar ileri gitmeli mi?" diye sorgulatıyor da. Ben sorguladım, ve gitmemeli dedim. Aksini düşünen dışarıı. Allah'ım ya resmen her ailede oradan buradan bir yerden çıkan babanın işsiz güçsüz siyaset peşinde koşturan kuzeni tipi var adamda. Bu da 93 doğumlu diyeceğim inanmayacaksınız. Öf ne garip yıl be çıkanların yarısı patates yarısı elmas..

Ne var ki, ben bu çocuktan ne kadar nefret edersem edeyim, Aoi ile tek ortak yönleri isimleri değildi. (not: Aslında Aoi bizim başroldeki kara ay parçamızın adı, diğer yağlı patatesin soyadı. neyse konumuzla alakası yok pek.) İkisi de Akai'ye karşı inanılmaz birer aşk besliyorlardı, ve her ne kadar itiraf etmek istemesem de patates Shota, bizim Aoi'mizin daha atak, azıcık da daha pislik versiyonuydu işte. AY NE SAÇMALIYORUM BE. NE BENZEMESİ. ÇEKİL GÖZÜMÜN ÖNÜNDEN SHOTA ÇEKİL ÇEKİL.

Ben hödük gibi çekmiş birleştirmiş olsam da,
ya şu sahnelerin güzelliğine bakar mısınız?
Bu arada, Japon dizilerinin izlediğim diğer yapımlardan en büyük farkını buldum sanırım: samimiyet. En azında Koinaka'yı benim için diğer dizilerden ayıran en büyük etken bu. Gereksiz kata kuliler, karakterler yok. Basit ve net bir şekilde anlatmış ne anlatacaksa. Yetmemiş bir de hiçbir gereksiz sahne eklenmemiş diziye. Senaristi mi tebrik ediyoruz bu konuda? Dizinin sinematografisi de UÇMUŞTU. Her anını çekip buraya koymak istedim inanın. Bu konuda da yönetmene tebriklerimizi yolluyoruz, helal olsun.

Üç karakterimiz dışında birkaç tip daha var. Fakat tek tek resimlerini çekip koymaya üşendim, internette de üstün körü aratınca bulamadım. O yüzden gidip dramawiki'deki karakter haritasını olduğu gibi aldım, utanmadan üzerini yazdım çizdim getirdim.

Açıkçası bizim sevimli Aoi'mize hiçbir şey yazmadım
 çünkü resimde hiç sevimli çıkmamış, sorry.
Öncelikle prensesimizin babasının üzerine olabildiğince kırmızı ve büyük harflerle yazdığım "SG" yazısının hala arkasındayım. Ya amca bi siktir git derdin ne anlamadım senin de. Spoiler vermemek için kendimi zor tutuyorum ama cidden çok anlamsız bir adam ya..

Yer biti, kuru soğan arkadaşsa bizimkilerin liseden arkadaşları. Yani aslında iyi çocuk ama, arada bir gidip Akai'ye "Bak ama beş senedir yanında olan Shota da yine sen bilirsin." falan demesi sinirlerimi bozdu. Öf sen de yürü git be işine hasta, derdimiz başımızdan aşkın seninle mi uğraşacağız bir de.. Ya aslında, boş söylenmeler bunlar, iyi çocuktu, arkadaşlarına gerçekten çok değer veriyordu, bir de Aoi'nin kız kardeşine aşıktı sldgksşdlk Neyse, gereksiz ayrıntılar bunlar seşlslişk

Kısa süreli insanımsı kaşarotti hakkındayse verecek küçük bir spoilerım var. Aslında okuyup okumamak sizze kalmış, ben uyarımı yaptım. Spoiler başladı. Bu kızdan tam olarak nefret ediyor sayılmam. Dizinin senaryosunun ne kadar gerçekçi, ne kadar olağan olduğunu burada bir kez daha anlamış olduk. Adam gibi dedi işte: Sevdiğinle ol, bana benim verdiğim değeri vermeyen bir insan, beni mutlu da edemez. Sevdiğine git. Budur ya. Gerçek hayat işte. Entrika peşinde değil, sırf sevdiği adam onu seviyor diye tanımadığı etmediği bir kıza kin beslemiyor. İnsan gibi insan ya.. spoiler bitti.

Sonuçta gerçeğe olabildiğince yakın senaryosuyla Koinaka, beni benden aldı, bir buçuk günümü olabilecek en iyi şekilde geçirtti. Yalnız, bazen gerçekçilik olayının dozunun o kadar kaçırdı ki, sinirden yorganımı tekmeledim, telefonu fırlattım (yatağın içinde tabi, öyle yemez atıp tutmak), Bahar'a yakınma içerikli yüzlerce mesaj attım, hatta ranzamın kenarını kemirdim. Ama ne yaparsın, gerçek işte, hem görmek istiyorum hem fazlasına gelemiyorum. Belki benim dengesizliğimdendir tamamen, siz izlerken benim kadar delirmezsiniz. Yazının başında da bahsettiğim gibi viki'den izledim ben diziyi. Bilgisayardan girmenin mümkün olduğu gibi telefonunuza da indirebilirsiniz gönül rahatlığıyla. Uzun zamandır mümkün olduğunda dizilerimi oradan takip ediyorum ben, işte biraz dizi eksiği olsa da yuvarlanıp gidiyoruz vikiciğimle beraber.

Bu da dizinin mükemmel ötesi bitiş şarkısı.. Adı Kimi Ga Kureta Natsu olarak geçse de, sanırım İngilizcesi "The Summer You Gave Me" yani Bana Verdiğin Yaz demekmiş. Sizi temin ederim bu videonun pek diziyi gösterdiği yok.Tam buraya tıklayarak indirebilirsiniz bu güzel şarkıyı.

Edit: Diziyi samimi bulma sebeplerimden birinden bahsetmeyi unutmuşum. Arkadaşlar, adamlar dizide aynı kıyafetleri giyiyorlardı... Yani daha ne kadar samimi olsunlar..Hatta bazen sadece aynı tişört değil, tişörtün altına giydikleri pantolonlar, etekler bile aynı oluyordu. İnsanımsılar işte ya, bir giydiklerini bir daha giyiyorlar!

Şimdi son olarak, diziden bana kalan mükemmel sahneleri ve ikizler ortaklığıyla ortaya çıkan nefis telefon duvar kağıtlarını bırakıp gidiyorum. Umarım diziye bir şans verirsiniz '^'







Yorumlar

  1. Sevdiceğim fukiş için o pattese katlandım. Saygılar!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şey fukiş için! Tokyo terliğini izlemek bile!

      Sil
  2. http://yeter678.blogspot.com.tr/2015/11/ben-ne-gorcem-o-gorsun.html?showComment=1446736217677#c5967024727145175329 mimlendin komşu :D

    YanıtlaSil
  3. O kadar tatlış bahsetmişsin ki, izlemezsen hayatımdan önemli bir noktayı kaçırmış gibi hissedeceğim. Başlıyorum valla. Bittiğinde yine burdayım. dşsfşiis

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oooo, incelemesini de, buraya bırakacağın yorumunu da beklerim o zaman :D Yalnız, sakın azıcık sıktı mı bırakayım deme, dizinin asıl çekiciliği durgunluğu zaten :>

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Heirs / ALLAH'IMA BİN SÜKÜR BİTTİ / Adeta bir fanfiction...

Liar Game / Japonya

Reply 1994 / Bu diziyi yazanı bir elime geçireyim var ya....................