Lost in Austen


    Tüm hayatı boyunca Austen hayranı olan, kalbinde Elizabeth ve Darcy'nin aşkından başka hiçbir şeye yer olmayan Amanda, bir gün banyosunda Elizabeth Bennet'i bulur. Banyonun duvarı Bennet köşkünün çatı katına açılmaktadır, bir merak Gurur ve Önyargı dünyasına adım atar, ama kapının kapanmasıyla Elizabeth bizim dünyamızda, Amanda'ysa Elizabeth'in dünyasında kalır. Ne yaptıysa geri dönemeyen Amanda, kitabın henüz başında olduklarını fark edip bari olayların gelişmesine yardımcı olayım derken işleri eline yüzüne batırır. 

    Konuyu okuduğumda çok ilgi çekici gelmişti. Bu tarz 'kendini kurgunun içinde bulma' işlerinde başlangıç hep biraz savsak olduğundan Lost in Austen'de de bu sıkıntı yaşanıyor, ve başlarını hadi hadi çabuk geçelim diye beynimi kapayarak izledim. Ama çoğu zaman çalışmadığı için dert yandığım beynim bazı anlarda ne kadar istersem isteyeyim kapanmıyor. 

    Çok çabuk kişisel görüşlerime geçeceğim; kesinlikle çok eğlenceli ve keyifle izlenebilir olmakla beraber dizi beni birkaç açıdan rahatsız da etti.

    Salak kadın başrole katlanamıyorum ben. Amanda'nın farkı, başta da sonda da hiç salakmış gibi hissettirmedi, ama hikaye boyunca her yaptığı battı bana. Kardeşim bu kadar uyuz olmamın sebebinin orijinal eseri sevmem olduğunu düşünüyor, ve yalan değil, tabiki o da etkilidir. Diziyle ilgili en büyük eleştirim, kızın çok fazla şey bilmesi ama bildiği hiçbir şeyin bir halta yaramaması. Keşke kendini kitabın içinde bulan karakterimiz bu dünyayla alakalı hiçbir şey bilmeseydi. Sudan çıkmış balık gibi kalıp, dünyayı çözmeye çalışırken hatalar yapsaydı (aynı şeyi Pera Palas'ta Gece Yarısı için de düşünüyorum bu arada, belki bir gün ona da geliriz). Neyse sonuçta; Amanda çok sık delirtti beni. 

    Biraz modern dünyadaki Elizabeth'i de seyretmek isterdim. Son bölümde çok az gördük, ve öğrendik ki kız gerçekten kitaptakiyle birebir, zehir gibi. Hemen internete televizyona telefona alışmış, iş bulmuş, kapıları görüntülü diyafondan geleni kontrol ederek açıyor, evin alarmlarını susturuyor, telefondan taksi çağırıp otomatik ödüyor. ZZZEHHHİR. Boşuna sevmedik biz Elizabeth Bennett'i. Gerçi kızın günümüzdeki stylingine pek bayılamadım...


    Bennett kardeşler ve anne Bennett tam olarak kitapta ve diğer uyarlamalarda olduğu kadar rahatsız ediciydi. Alex Kingston'ı bu kadar salak bir karakter olarak hayal edemezdim ama müthiş bir Mrs Bennett olmuş, oyunculuk işte. Çok absürt biri ya sfkjsdfkhkj Jane'in tipi çok tuhaftı, güzellik shaming yapmak istemem ama gerçekten o dillere destan güzel Jane Bennett bu değildi bence.. Lydia ve Kitty zaten klasik, güzel ve salaklar. Mary'se zaten genel olarak bu hikayede en çok üzüldüğüm karakter. Yazık, kendinden ufak olanlar kadar mal değil, büyükler kadar zeki değil, hiçbiri kadar güzel değil, sadece huysuz, melankolik ve sevimsiz. Baba Bennett'i Downtown Abbey'in cefakar babası Hugh Bonneville canlandırıyordu, klasik bir İngiliz asilzadesi işte. Sadece; babanın hikayede biraz fazla arkaplanda kaldığını düşünüyorum. En sevdiğin çocuğun ortalarda yok, sadece bir yabancı gelip ben dün geldim o da benim oralara gitti diyor ve hadi evin kalanı mal bunu yiyor, ama akıllı geçinen sen de yiyorsun. Mektup geldi falan diye bir yama yaptılar da, yama işte. Bir de bu ufak huylanmam görmezden gelinmesi gerektiğini düşündüğüm sallanmalardan ötürü olduğu için hadi yine göz ardı edilebilir.

    Bingley ailesi de olması gerektiği kadar saçmaydı. Jane'de aşık olması için itelenen Charles'ın bir çift meme gördü diye Amanda'ya aşık olması çok Charles Bingley salaklığında bir tavırdı gerçekten. Caroline'ın twisti de bence karaktere yakıştı, zaten ne kitapta, ne diğer uyarlamalarda Darcy'e aşık gibi değildi. Daha çok mevki para pul için planlanmış birtakım olaylardı yani. 

    Bingleyler'in evindeki hasta Jane'i almaya gelen Bennettler sahnesinde çok eğlendim. Ama cringe olarak yani. Yine tabiki klasik kitapla ve diğer uyarlamalarla kıyaslayacağım kusura bakmayın ama; Allah'ııııım ne kadar CRRRRRRRIIINNNNNNGE bir an ya. Kız yukarıda hasta yatıyor, bir kızın zaten onun peşinde gelmiş bakmaya. Sen onları alsın diye direkt at arabasını yollamıyorsun da evdeki tüm çocuklarını peşine takıp geliyorsun. Bu kanepeye dizildikleri sahne de bana hep Cennet Mahallesi'nde devamlı yamulan milyar dolarlık mobilyayı hatırlatır.


    Son olarak Darcy'i övmek istiyorum (tabiki). Elliot Cowan tip, duruş, karizma itibariyle bu rolü canlandırmak için doğmuş resmen. Amanda'nın 95 model Darcy'nin ıslak anına takıntısı ve Darcy'den vazgeçmeden önce son bir bana bir şey yapar mısın diye yaptırması anı favorim olur, sırf o sahnede Amanda'nın tepkileri bile tüm eleştirilerimden kurtarır diziyi ahsdha. 


    Bir de günümüze geldikleri yarım saatlik sürede Darcy'nin avel avel gezmesi, çevrede yaşanan hiçbir şeyi anlamlandıramaması ve bir ara elinde Tinky Winky'le kapıda kalması (surat ifadesinin boşluğuna bakın nolur hashahaha) falan komikti. Koskoca Fitzwilliam Darcy'i böyle madar eden hayat..

    Darcy ve madar oluşunun yanı sıra, Wickham'a kattıkları hikayeyi de çok beğendim ben :) Neden bilmiyorum, Wickham'ın kötü biri çıkması olayı aşırı klişe olduğundan olabilir, bu çocuğun gri biri gibi olmasını sevdim. Gerçi geri de değildi, bembeyaz tertemiz çocuk çıktı.

Belki diyorum yazan çizen çocuk kadroya eklendikten sonra tipine bakıp
kız yazık bunun tipi çok şirin kötü biri olmasın demiştir, ben derdim... 

    İiiişte böylee... Kaç yıl geçti, hala kapanışları beceremiyorum.. Neyse, okuyan herkese çok teşekkür eder, bu diziyi izlerken çok eğlendiğimi tekrar belirtmek isterim, ha izlemeden spoilerları yiye yiye buraya geldiyseniz de; yine de seyredin, alt tarafı 6 bölüm falan, plus zaten bin yıllık kitaptan farklı bir şey de anlatılmıyor. Kurguyla kalın, öpüldünüz ** 

*****AAA unutmadan, her İngiliz dizisinin olduğu gibi bunun da içi Alex Kingston haricinde Doctor Who kadrosundan insanlarla doluydu :D Böyle rastgele bir tipi görüp YA ÇOK TANIDIK KİMDİ BU demeyi ve sonrasında imdb'de Doctor Who'yu görmeyi nedensizce seviyorum hashahd






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Heirs / ALLAH'IMA BİN SÜKÜR BİTTİ / Adeta bir fanfiction...

Liar Game / Japonya

Reply 1994 / Bu diziyi yazanı bir elime geçireyim var ya....................