Dali and Cocky Prince
29 temmuz 2022 gününü geride bırakalı iki saat altı dakika olmuşken, iki günlük bir kdrama patlamasını sıcağı sıcağına konuşmaya geldim. Dün diziyi izlemeye başladım, bu kez niyetim gerçekten yavaş yavaş, sindirerek izlemekti ama sabah olduğum aşının üzerine kendimi yorgun hissetmem, yataktan hiç çıkasımın olmaması, yine de uyuyamam üzerine kendimi diziyi sararken buldum. Evet, tabiki yine sardım. Zaten artık netflixteki çoğu diziyi 1,5 hızda izliyorum, hele ki Kore dizilerini. Sonuçta biz Türkler olarak dizi sektörüne adım atarken bu uzun bakışmaları, arkaya giren müzikler ve duygular yaşayan birtakım karakterlerin başrolünde olduğu klipleri çekmeyi komple Asya'dan aldık.
NeysSSSSe.
Ülkenin sayılı zengin ailelerinden birinin kızı olan Kim Da Li, babasının vefatı üzerine yıllardır bir sanat galerisinde araştırma görevlisi olarak çalıştığı Hollanda'dan dönüp babasının yıllarını verdiği mirasının başına geçer, bir sanat galerisinin. Çok kısa süre önce Hollanda'da karşılaştığı ama yollarının çabuk ayrıldığı, bir yahni imparatorluğunun (kelimesi kelimesine pork brew stew, yani domuz kemiği yahnisi, biliyorum şaka gibi) varisi olan Jin Moo Hak'sa, kader bu ya, Da Li'nin babasının alacaklısı olarak müzenin başına cellat gibi çökecektir.
Ya işte kız var, zengin ve okumuş, çocuk var sonradan görme zengin ve cahil, bunlar önce yurtdışında tanışıyor, sonra ülkeye bir dönüyorlar karşı balkonlardan birbirlerine dişlerini gösteriyorlar falan. Pembe dizilerde zibilyon defa izlediğimiz bir hikaye. Peki bu hikayeyi burada neden tekrar izlemeliyiz?
Çok iddialı bir şekilde sordum, sanki izlemek için neden sıralayacakmışım gibi, ama aslında sadece yazarken gaza geldim o kadar. Ne bileyim ya, aslında çoğu Kore dizisi gibi boş vaktiniz varsa, az bir şey yüzüm gülsün içim şenlensin diyorsanız bir şans verin bence. Bir süredir devamlı bir şey anlatacakmış düzgün bir tavsiye verecekmiş gibi konuya dalıp sonra suya sabuna dokunmadan çekiliyorum farkındayım, ama gerçekten şu sıra Doğu Asya'dan gerçekten içime işleyen bir tek My Liberation Notes oldu, onu da artısıyla eksisiyle şu yazıda anlattım zaten. Onun dışında hep bas geç şeylerdi yani.
Neyse, konumuz olan Dali ve Yahni Bey'e dönelim. Uzuuun uzun anlatacak bir şeyim yok aslında. Eğlenceli bir dizi, sanatla samimi bir şekilde ilgileniyorsanız ya çok seversiniz, ya öf bu ne koklatıp koklatıp göstermiyorsunuz gibi bir sinir bozukluğu yaşarsınız. Ama pembe dizi sevdalısıysanız tüm romantik komedi dram entrika ve bol bol klişesiyle tam size göre bir dizi.
Dizide poster çekerken türlü türlü sanat eserlerinin canlandırmışlar ve çok da eğlenmişler bence. Bu konuda tek bir yorumum var; sanatsal olsun diye ilkokul seviyesinde oynamışlar sanki biraz. Bu eserleri herkes bilir eder diye demiyorum, ama bu sanat galerileri ve küratörler olayını sadece poster ve isim için tema olarak kullanmış ve aradan çekilmişler gibi diyorum. Sonu yine bu dertli çilekeş milletin yüzünü sanatla güldürmeliyiz gibi bir mesaja bağlanmaya çalışıldı sanki ama yetmedi ne yapayım.
Dali çok sevimliydi. Güzel, akıllı, bazen boku çıkar bir şekilde hanım hanımcık, klasik Disney prensesleri gibi bir kız. Muhak'la ilk karılaşmaları, flörtleri, ilişkileri, hiçbir şeyde klasik Kore dizisi kızı tavırlarıyla çekinmedi etmedi. Ha ara ara kız KONUŞSANA ARTIK diye delirdiğim oldu, ama ne bileyim artık bu delirmelere o kadar alıştım ki he deyip geçiyorum.
Muhak'sa sonradan görmeliğin verdiği gülünçlük ve bu sonradan görmeliği nasıl alnını teriyle kazandığının devamlı olarak hissettirdiği çalışkanlığıyla klasik başrollerden ayrılıyor. Çocuk biraz kıro. Busan aksanıyla falan konuşturmuyorlardı yine iyi. Yallnız çocuğun niye bir öyle bir böyle olduğunu hiç anlayamadım. Bir bakıyorsun Hollanda'da romantik aşık, bir geliyor Kore'de tam yılışık. Totalde tatlı biri olduğundan üzerine gitmeyeceğim bu konunun.
Geri kalan karakterler de klasik tipler. İkinci kız gibi biri var, ikinci çocuk gibi olan biri var, ikinci çocuk olacak gibi olup sağ gösterip sol vuran var, dandik amcalar var, kötü kuzenler var, çilekeş sekreterler var, açgözlü politikacılar ve işadamları var, sabır taşı babalar var, ve tabi bunların neredeyse hepsi deli gibi zengin. Pembe dizi işte ahsdah
Buradan sonrası spoiler içerecek.
Sağ gösterip sol vuran Woo Tak benim için hoş bir sürpriz oldu. Eyvah klişe çocukluktan beri doğru anı yakalayamayan o arkadaş mı geliyor derken çocuk gayet adam gibi adam çıktı. Dali'ye de, ona hep kol kanat geren babasına da minnettar, gerçekten ailesi olarak görüyor onları. Kısacası bir pembe dizide iyi bir erkek karakter olmanın tek yolunun başroldeki kıza karşı aşk beslemek olmadığını gösterdi. Yine büyük bir sevgi var ortada doğru, sonuçta Taejin'e kızın peşini bırak artık sende gönlü yok ve olmayacak demesi, Muhak'a bana bak anası babası yok diye bu kızı sahipsiz sanma gözü dolsa olmayan suda boğarım seni diye ultimatomlar dağıtması bu sevgidendi. İnternette buraya koymalık ilişki tablosu ararken hep bu çocuktan Dali'ye ok çıkarıp tek taraflı aşk yazdıklarını gördüm, böyle okumak isteyen okusun ama ı-ıh o bende yok.
Baba da ne peygamber adamdı be... İnsanın bir tane falsosu olmaz mı? Yalnız; netflix bu adamcağızın kalp krizi geçirirken 'Olmaz, asla olmaz' dediği yeri 'Olmaz, cesedimi çiğnemeden asla' şeklinde çevirmişti. Bu yerelleştirmeden birkaç saniye sonra adamcağızın nalları dikmesi biraz şey oldu... burada tam Türkçe'leştirmese miydiniz?
 |
15.bölüm -23.dakikadaki geçiş??? Ciddi ciddi bir şey izliyoruz bir anda ekrana otomobil girdi? Ekrandan otomobil geçti değil, otomobil GİRDİ. Gerçi bu anın absürtlüğünü yapımcılar yönetmenler de fark etmiş olacak ki tam şu saniyelerde görebileceğiniz üzere sahneyi resmi kanala yüklerken değiştirmişler. Yine de orijinalinin bir izleyin siz sdahsdhh |
Aaa peki son bölümde başrolün bıçaklanması klişesi??? NEDEN ACUBA? Üstüne çocuğun babasının babanın 16 bölümdür ilk defa doğru düzgün gördüğü Dali'yi azarlaması vsjshsjs Ay amca sen ne alaka bir sus otur kenarda dizi boyunca bir halta da yaramadın. Ki zaten canum senin büyük oğlan ne boklar yedi farkında mısın???
Kötü karakterimiz olan bu soldaki mal hakkında da pek bir şey diyemeceğim. Adamdaki yüzsüzlük komedi. Kızın babasını öldürmüş hala diyor ki yanlış zamanda yanlış yerdeydimtalihsizlik diyelim hdjsjsjs ya adam öldü öldü toprağın altında?
Öyle işte. İyisiyle kötüsüyle çepçerez bir diziydi. Ben hem sardım, hem de kural olarak 13.bölümdeki ayrılıp barışma süreçlerini komple atladım. Yani tamam keko gibi oturdum izledim de o kadar boş dramayı da çekecek değilim??
Resim seçip düzenlerken saat 3:28 olmuş. Farkındaysanız başroldeki Kim Minjae'ye henüz hiç salya akıtmadım, isterdim ama uykuyla mecburi olarak bir buluşmam var, kaçtım ben.
Yorumlar
Yorum Gönder