Bakalım benim asıl derdim neymis..

Gelin size bir hikaye anlatayım.

Şu ana kadar anlattıklarımın hepsinden farklı bir hikaye.

Lise birinci sınıftaki Z, Ş isimli bir kızın yanında oturmaktadır. Ancak sınıf öğretmenleri çok konuştuğu gerekçesiyle E'nin yanında oturan S'yi alıp Z'nin yanına oturtur. Z ve S böylece tanışmış olurlar ve kısa zamanda kaynaşırlar. Bir süre sonra yan sırada oturan C ve D ile de  tanışıp, arkadaş olurlar.

Kısaca Z, S, C ve D, 9.sınıfta birbirleriyle tanışmış, ve çok iyi anlaşmış 4 genç kızdır. Ancak Z hiçbir zaman kendini oraya ait hissetmemiştir. Onları sever, onlarla anlaşır, ama bazen muhabbetlerine giremez bile. S, C, ve D normal genç kızlardır. Erkekler onları heyecanlandırır, çocukları keserler, dedikodu yaparlar, hoşlandıkları gençleri anlatırlar birbirlerine. Ancak Z onlardan biraz daha farklıdır. Z'nin gözü erkeklerde değildir. O da en az herhangi bir kız kadar etkilenebilir tabiki ama o daha ufak şeylerle mutlu olabilmektedir. Aklı fikri dizilerindedir. Yalnızca bir kaç saat aralıksız bilgisayar başında vakit geçirmek yeterli bir mutluluktur Z için. Z fark etmese de bu durum S, C, ve D ile aralarında bir uçurum açacaktır.

Bir de yine Z'in görmediği bir uçurum daha vardır bu grupta. C ile D gerçekten çok yakın iki arkadaştır ve C, D'yi kaybetme korkusundan S'ye de ara sıra ters davranır. Ama Z bunu fark etmez bile çünkü yalnızca kör değil, saftır da insan ilişkilerine karşı.

10.sınıfa gelindiğinde Z bir ara boşluğa düşer. S, C, D, hepsi sayısaldır kendisi ise bir eşit ağırlık öğrencisi. Bir de M diye bir ilkokul arkadaşı vardır Z'nin. M, hırslı, çok şey geçirmiş, çok şey kaybetmiş, ancak güçlü bir çocuktur. 10 yıl boyunca bıkmamışlardır birbirlerinden, hatta Z'nin ısrarlarının da etkisiyle M, Z'nin okuluna bile kaydolur. Arkadaşlıkları 10.sınıfta iyice pekişir, çünkü M de bir eşit ağırlık öğrencisidir. Ara sıra tartışsalar da, birbirlerini üzseler de, kırsalar da, çok severler birbirlerini. Bir de B vardır yine Z'nin çok yakın arkadaşı. İkizim der ona. Z ve B aynı okulda değillerdir ama ortak noktaları çok fazladır. Z'ye göre M de, B de en yakın arkadaşıdır, karmaşık bir şey bu, sanki ikisi başka kulvarlardaymış gibi.. Z B'yi o kadar çok sevmektedir ki, M'yi onunla bir tutması ona ne kadar değer verdiğini gösterir.

Bir gün Z'nin sınıfındaki K isimli arkadaşı büyük bir sorunla karşılaşır. Z o sıralar K ile çok yakın olduğundan onunla ilgilenir. S, C, D, Z'yi arar ama bulamazlar. Çok değil daha bir kaç hafta öncesinde de Z sürekli onu yalnız bıraktıklarından şikayetçi olmuştur. Z ise diğerlerinin onu aradığından habersiz tuvalette, ağlayan K'yi teselli etmeye çalışmaktadır. K, Ç diye başka bir yakın arkadaşına emanet edilir ve Z dışarı çıkar. Koridorda bir anda S, C, D belirir ve Z'ye "Sabahtan beri seni arıyoruz! Neredeydin!" diye çıkışırlar. Z'nin sinirleri zaten K'nin olayı nedeniyle gerilmiştir, ayrıca S, C ve D'nin sürekli onu kontrol eden tavırlarından sıkılmıştır. Üzerine bir de ona çıkışılması üzerine kendini tutamayıp "BEN NEREDEN BİLECEKTİM BENİ ARADIĞINIZI YA!" diye bağırır. Belki de sesinin bu kadar yüksek çıkmasından sonradan rahatsız olacaktır.. İki tenefüs sonra öğle arasında S, C ve D sınıfa gelirler, yaptıkları tek şey, Z'nin sınıfının önünde, herkesin ortasında Z'yi azarlamaktır.

Z'de bir sorun vardır. 2 yıl önce olsa, ona en ufak bir şekilde laf söyleyen insanlara karşı dolu dolu cevap verirken, şimdi sinirlendiğinde oturup ağlayan bir tipe dönüşmüştür.

C ona "Artık çık git hayatımızdan Z!" diye bağırırken ağlamamak için tutar kendini Z, hiçbir şekilde ağlamaz. Elini kaldırıp kapıyı gösterir, verdiği tek adam akıllı tepki de budur, S, C ve D sınıfı terk ederler. 2012 yılında insanlarla son iletişimidir bu Z'nin. Tarih 31 aralık 2012'dir.

2 ocak 2013'de, M, Z'nin durumuna çok üzülmektedir çünkü ne yapılırsa yapılsın Z incinmiştir, ne derse desin, etrafındakilere ne anlatırsa anlatsın açık bir şekilde mutsuzdur. S, C ve D az da olsa bir pişmanlık hissederler, M'nin de onlarla konuşması üzerine D bir teneffüs Z'nin yanına gelir ve onunla ikna edici bir konuşma yapar. "Niye arkadaşlığımızı bu şekilde bitirelim ki?" der "Tamam her an göt göte olmak zorunda değiliz ama kopmayalım da tamamen." Z bunu kabul eder.

Ama içinde bir şeyler çoktan kopmuştur. Tamam ara sıra S, C, D ile takılmaya devam eder ama bunun sebebi onları aşırı sevmesi değil bir kaç saatlik de olsa eğleniyor olmasıdır. O eski arkadaşlıkları yoktur artık, Z üçüne de olan güven duygusunu kaybetmiştir.

Aradan aylar geçer, 11.sınıfa geçtikleri yaz bitmek üzeredir. Okulun başlamasına bir hafta kala S ve Z, C ile D'nin başka bir okula kayıt aldırdıklarını öğrenirler. Z için bu büyük bir problem değildir, zaten aralarındaki şeyin arkadaşlık olmadığı ortadadır. Ancak S yıkılmıştır, S, C ve D ile tanışmadan önce herkesle kaynaşan, her ortama ayak uydurabilen bir tiptir ancak ikisiyle tanıştıktan sonra onlara tamamen bağlanmıştır. Bu iki arkadaşını hayatının merkezine oturtur ve neredeyse kendini dış dünyaya kapatır. Ancak C daha önce de bahsetttiğim gibi S'yi bir tehdit olarak görmektedir. Evet D ve C hiç haber vermeden S'yi terk ettikleri için hatalıdırlar. Z bu konuyu kafasına takmaz. Ancak S'nin okulda kimsesi kalmamıştır ve Z'yle takılmaya başlar.

Z için bir anda durum zorlaşır.

Çünkü Z'nin de kendi arkadaşları vardır. A, ve H, Z'nin çok sevdiği iki kızdır. Onlar da aynı M gibi Z ile aynı sınıftadırlar. Doğruyu söylemek gerekirse, M, A, H, ve Z tam olarak bir dörtlüdür.

Başlarda S'nin de bu dörtlüyle takılması en çok A ve M'yi rahatsız eder.

H az buçuk şıpsevdi bir kızdır.Okulun neredeyse %90'undan hoşlanmaktadır. Ayrıca herkesle kolayca arkadaş olabilen, çok sıcakkanlı bir tiptir. S ile de çok iyi anlaşır. Bu defa A, en yakın arkadaşıyla fazla vakit geçirmesinden dolayı S'ye gıcık kapar. M zaten baştan beri S'yi sevmemektedir ve dörtlü arkadaşlıklarını da bozduğunu düşünmektedir. M ve A, Z'ye sürekli S'nin onu kullandığını, C ve D burada olsaydı yüzüne bile bakmayacağını, bu yüzden S'den kurtulması gerektiğini söylerler. Z başta umursamaz ama bu ikili yüzünden S ile de araları açılır. S zaten yalnız kalmıştır, ancak Z de düşünülenin aksine yalnızdır. M ve A, S'ye ihtiyacın yok biz varız deseler de ortada olan bir şey yoktur. A biraz da en yakını H'yi kaybetmekten korkmuştur çünkü. Ama daha da kötüsü, 10 yıldır neredeyse her şeyi haline gelen M de takmıyordur Z'yi. Z yanında fazlalık gibi hissetmeye başlamıştır. Başta da söylediğim gibi M arkadaş canlısı bir çocuktur, herkesle iyi geçinmeye çabalar, bu sırada her nasıl olduysa Z'yi cepte mi bekletiyor bilinmez, hep en yakınımsın biricik dostumsun kaybetmek istemediğim bir arkadaşsın diyip durduğu Z'ye yüz vermez. Dersler azıcık boş kaldı mı kapar test kitabını ders çalışan bir grubun yanına dalıverir, tenefüs zili çalar çalmaz uçar gider arasını iyi tutmak istediği birilerinin yanına. Sonuç olarak Z yine yalnız kalır.

Ancak bir süre sonra, Z ve S tekrar arkadaş olurlar. Bu defa A da S'yi sevmektedir, her türlü muhabbetleri vardır. A, Z, S ve H birlikte çok zaman geçirmeye başlarlar, M huysuzluk edince bu durumu keserler ama M hala inatla Z'ye baskı yapmaktadır 'Kurtul şu kızdan, bak yanında başkası kalmayınca sana yapıştı, birini yine bulunca basacak kıçına tekmeyi' diye. Ancak Z ya çok aptal, ya da çok düşünceli olacak ki hiçbir zaman S ile kopmak istememektedir. Yine de biraz daha az görüşmeye başlarlar, ancak M doyumsuzdur. Ortak arkadaşlarına "Z sürekli S ile takılıyor, benimle uğraşmıyor, ayrıca kız olduğu için ona ayrıcalıklı davranmamı istiyor, hiçbir ağır şakaya gelmiyor, bana sürekli çıkışıyor" der. Z'nin bunların hiçbirinden haberi yoktur tabi. M'ye çıkışmalarını da 10.sınıfta yaşadıkları büyük bir tartışma sonucu arkasında bırakmıştır. Ancak M'nin gözünün önünde olan şeylere karşı bir körlüğü vardır, her zaman daha fazlasına ihtiyaç duyar, iyi niyetinden de olsa, başka insanlarla aramı iyi tutacağım derken en yakınlarını boşlar. Z buna dayanamaz, hatta bir kaç defa bu konuyu M ile konuşur ama değişen bir şey yoktur.

Z ve M sınıfta beraber oturmaktadırlar, A ile H de onların hemen yanındaki sıradadır. Bir gün ingilizce sınavında Z, M'nin kağıdını kontrol ederken hoca bir anlığına arkasını döner ve A da o arada Z'ye soru sorar. Z kafasını çevirip A'nın sorusunu cevaplar, geri döndüğünde M sinirle "Bırak ya ben yaparım!" der ve önüne çektiği kağıda kapanır. Z ne olduğunu anlamamıştır bile, farkında olmasa da M, o anda 10 yıllık arkadaşlıklarını bitirmiştir. M ve Z, Z'nin önceden tanıdığı, M'nin de okula ilk geldiğinde tanıştığı N ile okula gidip gelmektedir ve o gün yol boyunca N ne yaparsa yapsın konuşmazlar. Z de bir iki defa konuşmayı dener, ama ne olduğunu gerçekten anlamamıştır ve M ona bir türlü geri dönmeyince daha fazla uğraşmaz, herhangi bir kavgaları gibi olduğunu düşünür ve beklemeye karar verir. Ancak M geri dönmez, uzun süre de dönmeyecektir. M'nin onun hakkında söylediği şeyleri sonradan öğrenecektir.

Ancak M'nin düşünceleri doğru değildir.

Z, kız olduğu için değil, M ona sürekli en yakın arkadaşı olduğunu hatırlattığı için ona ayrıcalıklı davranmasını istemektedir. Burada ayrıcalık dediğimiz şeyin, yalnızca bir anda ortada bırakmamak olduğunu da belirtmekte yarar var.

Ayrıca, Z onla takılmak için can atsa da onu takmayan M'dir. Defalarca belirttiğim gibi, başkalarıyla iyi olmak için çabalarken açık bir şekilde Z'yi yüzüstü bırakmaktadır.

Z yapı olarak zayıftır, fiziksel sertliğe gelemez, hiçbir şakayı kaldıramamasının sebebi budur. Kendini zihinsel olarak değiştirip atarlarına çıkışmalarına son verse de bu fiziksel durumunu değiştiremez ve M bunu hiçbir zaman kabul etmek istememektedir.

Tüm bunların sonucunda, Z en  yakınlarından birini kaybetmiştir. Elbette hala B yanındadır, Z ondan asla vazgeçemez, ancak okul ortamında yalnız olmak, herkesin kaldırabileceği bir durum değildir.

Z az buçuk asosyaldir.

Z sevmediği insanların yüzüne asla gülemez.

Z hoşuna gitmeyen insanların yanında sıcakkanlıymış gibi rol yapamaz.

Z kendi kabuğundadır, kabuğunun insanlara dokunmaması için ne kadar çabalarsa çabalasın bunu başaramaz.

Z kiminin gözünde bir gerizekalıdır, kimi içinse demir gibidir. İnsanlar Z'nin incinmeyeceğini kırılmayacağını düşünse de aslında Z kırılgandır.

Z'nin her an yanında olacak birine ihtiyacı vardır.

Ancak böyle birisi henüz yaratılmamıştır bile, kimse için.

M ve Z bitmiştir, M'nin hayatında pek gözle görülür bir değişiklik olsa da, Z bitmiştir, Z yalnızdır, Z iyice kendi köşesine gömülmüştür.

Z'nin yanında kalanların başında S vardır, hemen sonra H ve A.

Ve bir de B tabiki, her an başını yaslayabileceği, her an birlikte kahkalar atarak gülebileceği veya hıçkırıklarla ağlayabileceği arkadaşı B.

Her ne kadar uzun zaman bunu kabullenemese de, Z hak ettiğini bulmuştur. Z'nin ne C ve D'yi, ne de M'yi gözünde bu kadar yüceltmesi doğrudur. Z yaşadığı her şeyi son anına kadar hak etmiştir. Ama ona göre, mutluluğu da az da olsa hak etmiştir, ama buna asla ulaşamaz.

Z mutsuzdur.

Z'nin umudur yoktur.

Z'nin gerçekleşebilecek bir hayalı yoktur.

Z'nin ilgi alanları da kendisi gibi kendi, kabuğundadır, hiçbir zaman bir işine yaramayacacağını bilse de Z'nin zevk aldığı nadir şeylerdir bu ilgi alanları.

İnsanların gerçek dertleri vardır, gerçek mutsuzlukları, veya gerçek mutlulukları. Tüm bunlara bakınca Z'nin yaşadıkları hafif kalmaktadır, hatta aptalcadır. Yani, yediği önünde yemediği arkasında olan bir genç kızın en fazla ne derdi olabilir, değil mi? Yaşadığı şeyler aslında hiçbir şeydir, bunlara takılmamalıdır, değil mi?

Hayır. Belki doğrusu odur ama, Z mutlu olamaz. Z'nin yapısı mutsuzdur, soğuktur, kırılgandır. Z bir beceriksizdir. Bu beceriksizliğini uzun süre gölgelemeye çalışsa da başarılı olamaz, her konuda beceriksizdir.

Kim bilir, belki de Z çok yakınınızdadır?




Yorumlar

  1. Ne kadar bana yakın bir karakter bu Z. Z inciniyor evet, kırılıyor. Vay be belki de o okulda olsam Z'yle ne kadar iyi anlaşıcakmışız. Aradığı kişi olabilirmişim. Kader ya bu.. Burda da bir S var. Ben :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında Z'nin ihtiyacı olan okulundan bir kafa dengi, belki çok şımarıkça bir istek bu, B'si varken neden yakın bir arkadaşa ihtiyaç duyuyor ki Z? Burada hatalı olan gerçekten Z mi? İşin aslı, Z'nin hayatındaki her S'yle inişli çıkışlı bir ilişkisi oldu, ister okulundan olsun, ister dışarıdaki hayatından. Kim bilir, belki tanışsaydı, oradaki S'yle mutlu olacaktı..

      Sil
  2. Ben de buna benzer bir olay yaşadım açıkçası. 9. Sınıfın avanaklığıyla yüzeysel bir arkadaşlık kurdum. Hem erkek olayları hemde Tm'ye geçişle dağıldık ve başka arkadaş grubuyla takılmaya başladım. Ama sanki o gruba dahil değilim. Grubun söylediklerine uymadığım için de (inanmadığım şeyleri asla yapmam) biraz dışlanıyorum sanki. Bu da bende ağır bir yalnız kalma isteği ve karamsarlık oluşturdu. Ama senin iyi tarafın ikizin dediğin arkadaşının sürekli sana destek vermesi. Bense eski arkadaşlarımın çoğuyla koptum ve tamamen yalnız kaldım. Sonuç olarak fok balıkları kadar yalnızım ( ve bir o kadar mutsuz.) Ne sorunluyuz. Şu lise bitene kadar derin bir uyku çekmek istiyorum. Gözlerimi açtığımda üniversitede olmak. Ama burdayım ve okula devam ediyorum. Napıcan mecbuur.. -özgen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aah ah, uzun süre Z de düşündü bunu, şu son 2 yılında, hatta kalan bir buçuğunda gözlerini kapasa ve açtığında üniversitede bulsa.. Ama sadece düşüncede kaldı bu, yalnızca imkansızlığından değil, aynı zamanda kararsızlığından. Z'nin istediği zamanın çabucak geçmesi değil ki, yok olmak istiyor Z, arkasına bile bakmadan yok olmak.
      Her ne kadar yaşadıkları basit ve tek gelse de Z'ye, aslında o da biliyor dünyanın her yerinde onunla ortak dertleri olan insanlar olduğunu. Bazen ismini, kimliğini gizleyip hiç tanımadığı insanlarla dertleşmek tahmin edemeyeceği kadar rahatlatıyor ama onu, azıcık da olsa..

      Sil
  3. Bende rahatladım açıkçası. Çünkü tanımadığım insanlar daha objektif bakıyor çoğu zaman. Bu bir geçiş dönemi. Lanet geçiş dönemleri. Ama iyi tarafından bak kimin ne olduğunu, nasıl davranacağını ve yalnız kalmanın öldürmeyeceğini öğrendin. öğrendik. Kitap okuyup dizi izleyemeye devam ediyorum.(bloğunu bu yüzden seviyorum yorumların benimkilere benziyor) Ancak bu şekilde kısa bir süre içinde olsa 'ben olmaktan' kurtulabiliyorum. Ne yazmışım be.. İyice kadın programlarına döndürmüşüm. Kısacası fighting ^^ -özgen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum rahatlamak mı bu, ama objektif bakabilme konusuna kesinlikle katılıyorum.Bu sanki şey gibi, okulun içinde ve dışında iki farklı hayat var gibi, sanki okuldayken sindiriliyorum, bambaşka birine dönüşüyorum ama nihayet eve gelip odama kapandığımda, kendimi ifade edebileceğim yerler bulup yazarak, çizerek, izleyerek, okuyarak biraz da olsun rahatlıyorum.. Ama en korkuncu, hemen sonraki sabah okula dönüp o iğrenç döngüyü baştan yaşamak..
      Yok, yaz, seni rahatlattığı kadar yaz. Ben hep buradayım, kadın programları olarak da düşünme :D Diyorum ya hep buradayım! ^^

      Sil
  4. Özellikle şu son kısımları "evet evet aynen" iç sesleri ile okudum. Mutsuzsun ama bir yandan da şımarıklık gibi geliyor insanların öylesine büyük dertleri varken buna hayıflanmaya hakkım yok diyorum. Şükretmem gereken çok şey var diye kendimi teskin ediyorum ama olmuyor işte o ufacık görünen şeylerde bizim kaldıramadığımız acılar. Teyzem insan neyden korkarsa onu yaşarmış demişti. Ben en çok yalnız olmaktan korktum ve yalnız kaldım. İnsanlar o kadar tuhaf ki mesela demişsin ya o onu kaybedeceğinden korktu, o öbürünü içten içe sevmiyordu falan niye böyle insanlar? Hep beraber mutluca yaşayamaz mıyız? Sevmediğim insanlara gülememek bende de var. Arkasından atıp tutuyor ve o gelince ah canım cicim. Çok iğrenç geliyor bana.
    Acaba üniversiteye gidince karşımıza temiz kalpli insanlar çıkar mı, inşallah Z nin benim de kalbimizi açabileceğimiz biri çıkar.
    B'ye sahip olması Z için çok güzel ama B ona yetmiyorsa şımarıkça olmaz bence bu. Z, umudunu kaybetmesin zor olsa da umut etsin. Yeni günden güzel şeyler beklemek çoğu zaman zordur hayal kırıklıkları ile dolu olur ama Z pes etmeden beklesin güneşi. Belki uzun sürer ama ben inanıyorum Z için de güzel günler gelecek. En azından mutsuzluğu gerçek anlamda paylaşabileceği birini bulacak. Aksi halde yaşanmaz ki. Çok konuştum ama bunu söylemek istedim Z'ye.
    Z, yalnız değilsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Hep beraber mutluca yaşayamaz mıyız?"
      Gerçekten, yapamaz mıyız bunu? İnsanlar birbirlerini kendilerine göre yontmaktan vazgeçip olduğu gibi kabullenemez mi? Sadece gülümseyemezler mi? İşte buna uymak istiyorum ama tek başıma olmuyor..
      Sorun B'nin yetmemesi de değil aslında, yettirilmemesi. Yeterince vakit bile geçiremiyorlar ki.. Z'nin annesi di.ğer çoğu anne gibi aynı şeyi tutturmuş 'arkadaşı napıcaksın dinle işte dersini yyalnız olsan nee fark eder dersine odaklan sen' Ama anlamıyor işte, kimse anlamıyor, hayatlarını düzene sokmuş olan kimse Z'yi anlayamıyor, yalnızlığın ne olduğunu tam anlamıyloa bilmiyorlar.
      Mutsuzluğu gerçek anlamda paylaşacak birilerini bulmak.. Evet, en azından bu yeterli olabilir..

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Heirs / ALLAH'IMA BİN SÜKÜR BİTTİ / Adeta bir fanfiction...

Liar Game / Japonya

Reply 1994 / Bu diziyi yazanı bir elime geçireyim var ya....................