Özenle kaçındıgım diziler

Öhöm, yine absürd bir yazı ile karşınızdayım efendim, sorun bakalım neden böyle bir şey yazıyorum acaba? Ya da sormayın çünkü ben de cevaplayamam :D

Şu ana kadar sürekli izlediğim dizilerden bahsettim. Ama bu defa izleyemediklerimi anlatacağım. İzleyememk nasıl oluyor diyeceksiniz, şöyle ki bazı diziler görünüş olarak bile fos bana. 2493204 tane dizi birden izlemem sizi yanıltmasın, aslında çok seçiciyimdir diziler konusunda. Bir diziye başlamadan önce afişi, kadrosu ve ostları başta olmak üzere inciğine cinciğine kadar araştırırım. Prensip meselesi. Az sonra sıralayacağım dizilerin bazıları bu ön kontrolü geçemedi, bazısıysa her şeyden mükemmel biçimde sıyrılmasına rağmen başka sebeplerden dolayı listeme bir türlü giremedi.

En başta:

SUPERNATURAL. 

Bilmiyorum hatırlıyor musunuz, Supernatural eskiden TNT'de yayınlanıyordu, o zamanlar çok severek izlerdim, ha ama takip etmek değil, denk geldikçe. Ama bir kere denk geleyim, kaldıramazlardı beni başından. Öyle de severdim. Açıkçası şu anda TNT'de izlediğim sezonlar bölümler hangileriydi hiç bilmiyorum, ilk 2-3 sezondandır heralde. Geçen yaz da dedim biraz ilk sezona bakınayım, o şekilde 1-2 sezon izledim ama sonra araya bir şeyler girdi, dedim sonra izlerim biraz dursun bu kenarda. Sonra okul zamanı bir baktım Supernatural patlamış gitmiş.. Patlamayı bırak boku bile çıkarılmış. Bu ne ya herkes SPN izliyor... Hayır herkesin izlemesini geçtim, sonuçta popüler, izlenmesi doğal değil mi? İş bizim nesle gelince değil. Bir iki fame twittera faceye yazmış SPN güzel dizi diye, kendini gösterme çabasındaki bok beyinliler de nedir ne değildir bilmeden izlemeye başlamışlar. Bir de başımıza profesör kesilmişler. Ya nefret ediyorum abi bu şekil cılkı çıkarılan dizilerden. Diziyi sevdiğin için izle, "havalanmak" "popülariteni arttırmak" için değil. Hayır abartıyorlar ya cidden abartıyorlar. Şimdi alınmaca gücenmece yok, SPN öyle nette abartıldığı gibi bir dizi değil. Anladık kaliteli. Anladık çekimle idare ediyor. Anladık Dean. Anladın Sam. Anladık ulan bunlar Winchester kardeşler, anladık. Anladık Castiel. ANLADIK AMK ANLADIK. Ama çok sıkıcı bölümleri de yok mu? Var abi bayağı var hatta, aradaki bir iki eğlenceli göndermeli bölümler bağlıyor tat veriyor hikayeye. Yoksa ne yani abartıldığı gibi ilk bölümden saran bir dizi mi sanıyorsunuz Supernatural'ı? Değil be değil. Bir defa doğruya doğru ilk 3 bölüm sıkıcının da sıkıcısı. Sonra yavaş yavaş bir hikaye oturuyor, öyle seviliyor. Yoksa ne o ilk bölümden sarıyor bırakamıyorsunuz düyanın en güzel en havalı dizisi samaşkım deanaşkım daha da çok deanaşkım havaları? Ne, tamam Dean komik. Ben de gülüyorum ona. Castiel de çok sempatik, ben de seviyorum onu. Sam de saftirikçik, tamam ona da sempatim var. Ama yok abi olmuyor. SPN izlemek içimden azıcık bile gelmiyor.

Bu yüzden devam etmeyeceğim bir dizi Supernatural. Ha gerçi büyük konuşmayayım belki bir gün çöldeki susuz gibi avlanacak dizim kalmaz bunu izlerim. Ama istemiyorum o günün gelmesini. İzlemek istemiyorum işte, izlemeyeceğim SPN'yi. Ayrıca Fringe bu bok çıkarıcı zamana denk gelmeden bittiği için mutluyum bile diyebilirim.

COFFEE HOUSE.

İçinde Kang Ji Hwan gibi muhteşem bir unsuru barındırmasına rağmen asla izlemeyeceğim bir dizi Coffee House. Aslında diziden uzak durmamın sebebi başrolü T-ara'nın Eunjung'u sanmamdı. Etrafta 7/24 kabız gibi bir surat ifadesiyle dolanan Ham Eunjung'u ilk tanıdığımdan beri sevmiyorum. (ki ilk tandığım rolü Dream High'ın Yoon Baek Hee'si olduğuna göre sevmem doğal karşılanamazdı.) Ben diziden köşe bucak kaçarken, Eunjung'un WGM'sine biraz göz attım, ne bileyim, Eunjung yine aynı Eunjung gibi, ama sadece gibi. Dedim belki en azından nefret etmeyebilirim bu kızdan. Hem o kadar başarılı bir kız grubunun önemli elemanlarından olmasına rağmen oyunculuk eğitimi için üniversite okuyormuş, takdir ettim doğrusu dünyaca ünlü olan idoller bile lise terk çıkabiliyor karşımıza. Dedim o zaman katlanılır ya bu diziye. Hatta açtım ilk bölüme böyle ucundan azıcık başladım, 10.dakkada mı 15.dakkada mı ne uçaktan Park Si Yeon'u görmemle bir anda soğudum. Park Si Yeon'a olan gıcığım kelimelerle anlatılamaz çünkü. Tipinden gıcık kapıyorum ya en başta. Tamam soğudum soğumasına da, boşluğuma gelmişti, dramawikiye göz atmamıştım. Dizide daha fazla ilerlemeden kaçıncı dereceden bir karakter öğrenmek için dramawikiye girdim, bir baktım bu karı başrolde!!! Dedim sizin kuracağınız kadroyu sikeyim ben gidiyorum.... Gittim de, Coffe House'la tanışıklığımız sadece 10 dakikadır, bir daha da dönüp yüzüne bakmamışımdır (biliyorum dizi peşimden koşturuyor değil mi benim..) Öyle işte, Park Si Yeon'a neden bu kadar uyuz olduğum, suratını görünce yönünü değiştirdiğim konusuna gelirsek, uzun uzun Si Yeon'dan bahsetmek istemiyorum açıkçası. Sadece, canlandırdığı rolleri zaten sevmiyorum, tipini hiç ama hiç sevmiyorum onun. Suratı yapmacık geliyor, ha estetikli de zaten burnu falan doğal değil, hatta burnunun eski hali şimdiye bakınca gerçekten kötü, gözlerinde de vardır diye tahmin ediyorum, burnunu yaptırmış herkesin ağrı kesici niyetine bıçak altına yattığı göz kapaklarını da yaptırması çok normal. Milyonlarca sebebim var aslında, daha çok saydırabilirim ama içimden gelmiyor ki hakkında yazmak... Öyle bir uyuz var ki içimde ona karşı, sürekli mutsuz olsun istiyorum, hiç gün yüzü görmesin istiyorum (benim kinimden korkulur haa, nasıl çirkef bir şeye dönüşüyorum) E durum buyken bu nefret ettiğim kadını neden karizma denilince baş tacı edilecek Kang Ji Hwan'la görmek istyeyim ki? Dayanamam arkadaş kaldıramam..

I LOVE LEE TAE Rİ.

Eğer bir yapımda herhangi bir SuJu üyesi yer alıyorsa onu izlemek zorundayım! diyerek başlamıştım diziye. Ha tamam Kibum'un şu an gruptaki aktifliği tartışılır ama yine de seviyorum onu, çok hevesle başladım. Ama araştırmada bir patlak verdi başta, başrolü o afişteki sevimli kız sanarken, aslında My Princess'in uyuz Oh Yoon Joo'su çıkınca tüm hevesim kaçtı. O lensleri dışında gözüme pek bir sevimli görünen kızın aslında bitchin teki olduğunu görmem iyice moralimi bozdu, işlevsiz ikinci adam sinirlerimi de tepetaklak etti. Her şeye rağmen dedim dayanırım ne olacak yarıladım diziyi ama yok ya cidden yok devam edemiyorum. Diziye devam edersem sinirden bilgisayarı camdan falan atarım heralde, cık, bu dizi de bitti gözümde..

TEEN WOLF. 

Aslında biraz da Supernatural'le aynı sebepten dolayı bu listede Teen Wolf. Gerçi hikaye olarak bile insanı sarmıyor bence. Teen Wolf gözümde sadece yakışıklısı bol bir dizi, ama o kadar, daha fazlası yok. Hikayesı sıkıyor, karakterler görsellikten başka bir şeye yaramıyor. İlk başladığında izliyordum Teen Wolf'u, henüz kimseciklerin haberi yokken. Ama ilk sezonu bile tamamlayamadan yarıda bırakmıştım, dedim ya sarmadı. Tabi ben bıraktım bırakmasına da üzerinden bir iki yıl geçmeden dizi patladı gitti. Hoş bir patlama değil ama. Herkes şu kafaylabaşlıyor diziye: Aaa herkes izliyor ben de izleyeyim de izleyenlerle konuşacak konum olsun daha popüler olayım. Bok yiyin e mi siz. Yalan mı arkadaş? Konusuna bakarak inceleyerek diziye başlayan insanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez..

CINDERELLA'S SISTER

Bu defa sadece başroldeki kadına değil adama da gıcığım. Aslında başrol bile sayılmaz.

Bir defa 1000 yaşına da gelse 16lık gibi takılacak, ulusun küçük kız kardeşi gibi göreceği Moon Geun Young'dan hazzetmiyorum. Sevmiyorum ya kadını. Bebek yüzlü bebek yüzlü diye dolanıyor ortalıkta, herkes de bebek yüzlü demeye devam ediyor ona ama bence yok öyle bir şey. Gayet de yaşını belli ediyor bu kadın, hatta büyük bile gösteriyor, en az 28-30 var tipinde. Çok seviliyormuş Geun Young Kore'de. Allah'ım isminde bile meymenet yok.. İki üç dizisini izledim, karakterlerini ne sevdim ne sevmedim. Şu ana kadar anlattıklarıma bakarak ondan nefret ettiğim anlamını da çıkarabilirsiniz ama öyle değil. Tamam hazzetmiyorum, sevmiyorum ama nefretlik bir sevmemezlik değil. Bunun dışında başroldeki adamı da, ikinci kadınla ikinci adamı da sevmiyorum. Hatta kabul izlememin en büyük sebebi Dream High'da da 2. adam olan ve beni deli eden Taecyeon. Şu an başrolde oynadığı Who Are You'yu izleyeceğim tabiki ama Taecyeon'u daha fazla 2.rollerde izlemek istemiyorum. Ha buradaki karakteri hakkında en ufak bir fikrim yok, belki de yumuşak başlı bir 2.erkektir ama yok olsun, izlenmeyecekler listesine çivilendi bu dizi de.

SHARK.

İlk bölümü yayınlandığında merak edip başladım, baktım ağır dram bir şey geliyor. Belki bir ara devam ederim diye düşnmüştüm ama şu yukarıdaki afişten sonra vazgeçtim. Ne kalitesiz afiş be bu, photofiltrede mi yapmışlar ne be bu? Hayır kadroda Kim Nam Gil Son Ye Jin olsun sen git böyle bir afiş hazırla. Küfür gibi. Afişi bir defa ucuz göründüğünden-ki dizinin diğer afişleri de en az bunun kadar rezil emin olabilirsiniz- diziye devam etme düşüncesini aklımdan tamamen attım bile.

SKINS. 

Buraya kaçındığım izlemeyeceğim yazsam da aslında hep aklımın bir köşesinde Skins. Evet bir gün 2. jenerasyondan sonrasını da izleyeceğim, ama internette yapmacık insanlar tarafından unutulduktan sonra. Her şeye sahip insanların sırf havasına Skins izleyip saçma sapan triplenmeleri, etrafta Effiee Chriiis Tonyyy diye dolanmaları sinirlerimi bozuyor. Diyorum ya bir gün devam edeceğim aslında Skins'e. Ama ne zaman bilmiyorum..

MYUNG WOL THE SPY.

3-4 bölüm kadar izledim, çok kısa ve net bir şekilde: sarmadı. Myung Wol'u canlandıran Han Ye Seul muydu neydi, güzel kadın ama odun. Sevmedim. Eric pek bir tatlı gelse de gözüne onun için bu sıkıcı diziye katlanamam....

THE VAMPIRE DIARIES.

Oha amk bunu da mı sevmedin dediğinizi duyar gibiyim. Evet bunu da sevmedim. Aslında, ilk yayınlanmaya başladığında, ikizim çok severek izliyordu, bana da pek bir övüp duruyordu, ben de o şekilde başlamıştım izlemeye. İlk sezon su gibi geçti, çok sevdim. Hele ilk sezonun finali hala tüylerimi diken diken eder aklıma geldikçe, çok iyiydi, çok kaliteliydi, çok eğlenceliydi. Ama 2.sezonda aradığımı bulamadım. (Aradığımın ne olduğunu bilmemem de ayrı bir ironi.) Üzerine bir de Elena'nın topaç gibi bir o yana bir bu yana gitmesi çok can sıkıcı sinir bozucuydu, kız o kadar çok döndü ki dedim bu defa bana gelecek heralde. Sıkıldım bıraktım 2.sezonu bile bitiremedim valla. Sonra SPN ve Teen Wolf gibi bu da patladı gitti. Sonradan görüp profesörü kesilmiş beyinsizlere götümlen gülüyor, orospu Elenaları ve dizinin tek sevilesi unsuru Katherine'leriyle mutluluklar diliyorum. Ha diziye ikizim gibi baştan başlayıp hala izleyenlere diyecek bir şeyim yok, onlar zaten mutlu. Aferin de onlara. Sonradan görme olmanın nesi bu kadar çekici de insanlar her şeyi biliyormuş gibi davranıyorlar ki? (Diziye asla ama asla geri dönmeyecek olmamın en büyük nedenlerinden birisi de Vampir Günlükleri serisini de okumuş olmam sanırım. Açıkçası kitapları da öyle çok bir çekici eğlenceli değil ama dizi onlardan iyice başka bir yöne ilerleyince sıkılıyor insan. Ne bileyim o da Vampir Günlükleri bu da bu marjinallik diye gereksiz yere tripleniliyor falan, amaan benim derdim bana yeter bir de bununla mı uğraşacağım.)

Öyle işte. Bunlar gibi çok daha fazlası da var, ama yoruldum birazıcık, daha fazla uzatmıyorum. Ha örnek olarak vermem gerekirse It's Okay Daddy's Girl var, Moon Chae Won'u da hiç sevmediğim için izlemiyorum inatla (yalan be köpek gibi izlerim de ing bulup izlemeye üşeniyorum be hacı). Ama The Queen's Classroom var ki, bir hevesle başlamış sıkılmış bırakmıştım, aslında hala içimde ufacık bir şey inat etme git devam et diyor ama o başroldeki kadının nefes almasını bile engelleyen kalın kazaklarla yaz kış ortalıkta dolanması beni bile boğuyor ya.. Üzerine bir de tam aha bu sefer yumuşadı, aha bu sefer çocuklara kendini sevdirecek bir şey yapacak derken kadının hep aynı bok devam etmesi sinirlerimi bozuyor. Çok severek başladığım ama sonradan hevesimin kaçtığı The Carrie Diaries de var mesela, hala ilk sezonu bitirmedim. Sırf Sebastian için izleyen bir kaç eziğe atarlıyım çünkü. Gerçi onu izlerim ya bir ara. VK yüklensin de bir.

Öyle işte. Amaçsız insanın amaçsız bir yazısı daha bitti. Gideyim de biraz uyuyayım bari ben..