Cheongdamdong Alice / kitaptaki Alice aslında sizofrenmis bunu duymus muydunuz?


Vee dizikoliğin sınavları biter! Bunun üzerine kara kara düşünmeye başlar dizikolik; "şimdi ne yapacağım, ne izleyeceğim? klasikleri de tükettik iyi mi?" ve sonra kendini blogta fi tarihinde bitirdiği diziler hakkında yazarken buluverir.

Öncelikle, dizinin adı sizi de aynı ben gibi yanıltmasın, alice malice yok ortada. Harikalar diyarı olarak adlandırdığı Cheongdamdong, zenginler şehrinde kendine onu bu diyara sokması için beyaz bir tavşan bulmaya çabalayan bir Han Se Kyung var ama, kendini de Alice'e benzeten.

Bunun için çabalarken tutup tavşanın en beyazıyla, Cha Seung Jo- namı diğer Jean Thierry Cha ile karşılaşıyor Se Kyung. Saftirik anlamıyor tabi. Sanıyor ki o gerçekten ünlü şirket CEO'su Jean Thierry Cha değil de sadece Jean Thierry Cha'nın sekreteri. Seung Jo da bilerek sürdürüyor bu yanlış anlaşılmayı.

Asıl tavşanın burnunun ucunda olduğunun farkında bile olmayan Se Kyung'sa liseden eski arkadaşı, günümüz uyuzu Seo Yoon Joo'dan yardım alıyor. Yoon Jo'ysa bunu tavşana götüreceğine tavşan görünümlü ayı Tommy Hong'la tanıştırıyor.

Alın size harikalar diyarı...

Daha anlaşılır bir dile geçip şu geniş zamanlı cümleleri bir keselim artık :D

Cheongdamdong Alice demek; Park Si Hoo demektir benim gözümde. O nasıl muhteşem bir karakterdir? Nasıl tatlı bir tiplemedir? İnşallah şu skandalları falan engellemez de Si Hoo'yu daha bol bol dizilerde görürüz onu.

Cha Seung Jo'ya dönelim şimdi.

Bir karakter hayal edin, kızın kendini öptüğünü hayal edip buna seviniyor;

Evet evet, o öpücüğe sevindiğinden dans ediyor şu an, o hayali öpücüğe hani. Ben bu sahnede yerlerdeyim tabi, o nasıl bir tatlı kafa sallamadır, aptal bir tiptir? Hele yandaki arkadaşın tepkileri? kdsjflsdkjflskdjf

Gerçekten öptüğündeyse şu hale düşüyor;

Gözlüklerle ne kadar da tatlı olmuş değil mi? :D

Bir de dizideki Nazım Hikmet şiiri, Antalya muhabbeti. Al işte Güney Koreliler'i sevmek için bir başka neden daha.


En güzel şiir, henüz yazılmamış olandır.
Se Kyung, bizim hikayemiz de henüz başlamadı.
En güzel güfte, henüz söylenmemiş olandır.
En güzel günlerimiz, henüz yaşamadıklarımız..

Seninle birlikte geçireceğim günler.
En güzel deniz, henüz gidilmemiş olandır,
En uzun seyahat, henüz sona ermedi.

Bizim seyahatimiz de, yeni başlıyor.

Öyle işte, güzel diziydi Alice, çok güldürdü ama ne bileyim, olayları gene sakız gibi uzattılar da uzattılar bence, ne kötüsünün kötülüğü izlenilesiydi ne iyisinin iyiliği. Zaten Personal Taste'deki mal Chang Ryul burada da geldi o tipine bakmadan playboy havalarında falan sinir etti beni. Ama bunlara rağmen, Park Si Hoo için değer çingular, gidin izleyin de tatlılık nasıl olurmuş neymiş görün *.*


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Heirs / ALLAH'IMA BİN SÜKÜR BİTTİ / Adeta bir fanfiction...

Liar Game / Japonya

Reply 1994 / Bu diziyi yazanı bir elime geçireyim var ya....................