The King 2 Hearts / hani bazı diziler vardır, iz bırakan


Ooooof of.. Neden hep ben.. Bıktım arkadaş ya yeter... Hani hep diyorum ya bazı diziler var ağlayamazsınız ama boğazınıza kocaman bir yumru oturtur mal mal ekrana baka kalırsınız diye. İşte bu dizi öyle değildi. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor insan, dayanılmaz bir biçimde. Ağlatacaksanız böyle ağlatın, canıma minnet. Evet hüngür hüngür, böğüre böğüre ağlamama rağmen sevdim ben bu diziyi. Son zamanlarda hiç böylesini izlememiştim, iyi geldi.

Konusunu ben kendim yazarsam %100 spoiler veririm. O yüzden dramawiki dekini olduğu gibi alıntılayıp çeviriyorum;

This drama is set in modern day where South Korea is governed by a constitutional monarchy. Lee Jae Ha is a handsome and materialistic crown prince that doesn't care about politics.his life turns upside down when his brother forces him to join a hybrid team consisting of soldiers from north and south Korea. Kim Hang Ah is a tough special forces agent who doesn't have any experience in love or dating though she wishes to get married and live peacfuly. when her comrade convinces her of joining the north-south team , she meets the cocky prince and they immediately start fighting but things change when they know they are arranged to be married.

Drama anayasal monarşi ile yönetilen günümüz Kore'sinde geçiyor. Yakışıklı ve para düşkünü (metaryalistin Jae Ha'ya en yakın anlamı bu olmalı bence) Lee Jae Ha, tahtın sıradaki varisi olmasının yanı sıra politikayı hiç bir şekilde önemsemeyen bir prenstir. Ağabeyi olan Kral onu zorla Kuzey ve Güney (Kore) li subayların beraber yarışacağı bir yarışmaya gönderince hayatı alt üst olur. Kim Hang Ah'sa Kuzey Kore'nin özel kuvvetler ajanlarındandır, ordudaki becerileri ve rütbesine karşın aşkla ilgili hiç bir tecrübesi yoktur, hayaliyse evlenip huzur dolu bir hayat yaşamaktır. Komutanı (aslında yoldaşı ama ondan daha üst bir rütbede, Kuzeyliler'in bu yoldaş sevdasını hiç bir zaman çözemeyeceğim) onu yarışmadaki Kuzey-Güney takımına katılmaya ikna edince, bizim burnu havada prensle tanışıyor ve direk tartışmaya başlıyorlar- tabiki. Ama (Kuzey ve Güney'in barışı adına) ikilinin arasında anlaşmalı bir evliliğe karar verilince işler değişiyor.

Bir iki şey de ben ekleyeyim.

Tüm bunların yanında bir de tam anlamıyla ülke düşmanları var. Avrupa kökenli M Klubünün başındaki isim John Mayer'ın gerçek adı Kim Bong Goo'dur, yani o da Koreli. M Klubü tüm dünyaya silah pazarlayan bir grup, kesinlikle barış yanlısı değiller. Bir de adam neden bilmiyorum kafayı kral olmakla bozmuş manyak herif. Kuzey ve Güney'in barış içinde olmasına tamamen karşı. Dizimizin kötüsü işte bu piç kurusu. (bu adam için sansür mansür yok arkadaş. Elime geçirsem bir kaşık suda boğarım, ya da boğmam; kolunu bacağını ayrı ayrı koparıp kafasını duvarlara sürttükten sonra çıkan kıvılcımların ateşinde yakarım. Gebersin pislik.)

O kadar yerinde bir diziydi ki, yeri gelince kahkaha atmaktan, yeri gelince de ağlamaktan kendini tutamıyor insan. Kara mizah türündeymiş dizi. Yani gerçekleri gösteriyordu aslında bize. Ama ben bunun hakkında yazmayacağım zira politikadan siyasetten hiç anlamam ve nefret ederim -,-

Yazacak dolusuyla şeyim var ama nereden başlayacağım, nasıl yazacağım bilmiyorum. Ne yapsak ki? Karakter karakter mi gitsek?

Utanmasam çuhaaa diye ayaklarına kapanacaktım, böyle muhteşem bir kral olabilir mi? Spoiler başladı. Eşiyle beraber, uykusunda, sessiz sedasız ölünce.. Offff..... Zaten ağlamaya o anda başladım bir daha da yok yani toparlayamadım. Koskoca kralın tatil için gittiği yerde eşiyle kolkola farkında olmadan ölümüne mi yanayım, o M klubü denen oçların bu olaya el atmasına mı, her şeyin üzerine bu olayı hipnoz ettikleri prensese yaptırmalarına mı? Veya prensesimizin bunları kaldıramayıp kendini uçurumdan atmasına ve kötürüm kalasına mı? Yapmayın bunu bana..


"Yıldız kaydığı geceyi hatırlıyor musunuz prensesim, hani beraber izlemiştik? O gece yıldıza bakmıyordum, çünkü siz, prensesim, gördüğüm tüm yıldızlardan daha çok parlıyordunuz."
(burada sahnede elinde peçete salya sümük ağlayan dizikolik görüyoruz)

Aaaah prensesim.. Aaah Eun Shi Kyung'um... Kusura bakmayın da Jae Ha ve Hang Ah arasındaki aşktan daha çok etkiledi bu ikisi beni.. 49 Days'de bile hıçkıra hıçkıra ağlamamıştım ya. Bu prensesin başına gelenler nedir? Önce M klubünün yaptıkları, sonra felç geçirmesi, ve de Shi Kyung'u kaybetmesi..




Çok tatlı değiller mi ya? Shi Kyung kadar şapşalı görülmüş mü? Heyecan yapınca bırakıverdi koskoca prensesi :D 

Shi Kyung'un ölüm haberini alan prensesimiz Jae Shim konuşmaya başlayınca, ben daha da fena ağlamaya başladım;

"Geri döneceğini söylemişti. Ödevimi bitirdiğimde geri dönecekti. Pratik yaparsam, şarkı söylersem, geri dönerim demişti. Geri geleceğim demişti.."


Ya Shi Kyung'un ölmesi dizinin tek saçma unsuru değil miydi? Yani, saçma demeyeyim de, gereksizdi, aşşırı gereksiz. Resmen hadi bir adam daha öldürelim bitirmeden demişler ve kabak zavallı Shi Kyung'un başına patlamış -,- Ölmeden önce ona işkence ettikleri yerlerse bildiğiniz -korkuttu beni. evet korkuttu. En son Kurtlar Vadisi'nde Memati kaçırılıp uyuşturucu bağımlısı yapıldığında, veya Polat hapsedilip zorla ilaçlar içirildiğinde, böyle kendinden falan geçtiğinde bu kadar korkmuştum. (tamam tamam vurmayın-ama ne yapayım hem annem hem teyzem kurtlar vadisi manyağı olunca illa ki ucundan bir yerden izliyor insan) Öyle korku-gerilin filmleriyle gelen bir korku değil bu. Seni üzen, içine oturan, sanki sen yaşamışsın gibi içeride hissettiğim bir korku.


 Neyse. Dram yazmak edebiyat yapmak bana göre değil. Bu ağlamaklı kısmı ve dün geceki salya sümük halimi bir kenara bırakmadan önce; Shi Kyung'un Prenses Jae Shin'e son mesajı...

"Geçen seferki öp.. Öpü.. Şey. Öpücük.. Özür dilerim. Ben.. Ben bir korkağım prensesim. Tutucu ve sıkıcı olduğumdan, düşündüm ki eğer öğrenirseniz rahatsız olursunuz. Bu nedenle hislerimi kendime saklayacaktım ama yapamadım. 
Daha ilk gördüğüm anda sizden hoşlanmıştım. Çok özgür ruhlu ve inançlıydınız. Bende olmayan erdemler bunlar.. Keşke hoşlanabileceğiniz biri olsaydım diye onlarca, binlerce kez düşündüm. Size pek uygun biri olmadığımı biliyorum. Bu yüzden bu defa cesaretimi topladım. Size uygun biri haline gelmek istiyorum. Eğer bunu izliyorsanız-
Hayır, boş verin. Nasılsa bunu izlemeyeceksiniz. ORADA ÖLECEK DEĞİLİM. Daha etkileyici biri olarak döneceğim. - Bu fıkra kitabını da getireceğim. Artık tutucu adamdan eser kalmayacak. Mizah.. Mizah anlayışı.. Tıpkı sizin gibi cesur ve inançlı olarak döneceğim. Bir de .. Döndüğüm zaman.. Döndüğüm zaman karşınıza geçip, SENİ SEVİYORUM diyeceğim.."

"Orada ölecek değilim" bunu söyleyince Jae Shin'le beraber koptuk gittik tabi "böhüüüüüüü kajimaaaa böühüü sarangheyoooooo böğğğğğ" tabi bunlar benden çıkan sesler, koskoca prenses benim gibi sümüklerini sile sile bağrınmayacak. Abi yazamıyorum ya var mı böyle bir şey..

Tamam tamam. Kapatıyorum Shi Kyung olayını.. Spoilerı bitirelim artık.

Kuzeyliler'in aksanı çok komik değil mi sizce de flkjsglkjfglkjf Böyle nasıl desem, çocuk gibi konuşuyorlar, hani "Uppaaa" veya "Appaaaa bana da alsanaa" der gibi, düşünsenize 60 yaşında adamdan çıkan sesi... En merak ettiğim Ha Ji Won'un kendi sesi miydi? Kendi sesiyse nasıl da güzel becermiş kuzey aksanını, ama şöyle de bir şey var ki hiç yakışmamış. Koca kadının sesi bebek gibi çıkıyordu ciddiye alamadım hiç kendisini. Gerçi şöyle de bir şey var ki Ha Ji Won cidden harika bir oyuncuymuş arkadaşlar.. Başlarda sanıyorsunuz ki Kim Hang Ah aynı Secret Garden'daki Gıl Ra Im gibi güçlü, sert, soğuk mizaçlı bir karakter. Ama aslında Hang Ah o kadar saf, o kadar yumuşak ki.

Oyunculuk demişken... Sanırım Lee Seung Ki'ye aşık oldum. Bakın, takım elbiseli erkek çekiciliği diye bir şey var ki beni etkilemesi için düz bir karınla pantol gömlek kravat giymiş adamdan başka bir şeye gerek yok. Eh bizim kral efendimiz Jae Ha da sağolsun sürekli takımlıydı. Utanır insan bu kadar çekici olunur mu? Hele rol yapması.. Yemin ediyorum beni benden aldı, hovarda züppe varisten ciddi krala nasıl da geçiş yaptı bir anda, ilk anda raporları incelerken aşık oldum sanırım... (Bu arada kralken lafları oturtup oturtup geçmesine de-li oldum! Nasıl muhteşem bir şeysin sen? Hele ilk bölümlerden birince-yani henüz kral değilken- Amerikanlar'a işgüzar orospu çocukları diye bağırınca kopmuştum :D nasıl da biliyor Amerikanların içten içe ne bok olduğunu :D)

OOOFFF.. Aslında yazacak sayfalarca şeyim var ama buna halim gücüm yok. Bitirsek mi artık yazıyı burada? Bitirmeden önce bir de resmini çekmeyi unuttuğum SNSD'yi görünce azan "O kızların bacakları aklımdan çıkmıyor! İsmi bile Tiffany. Tiffany diye isim mi olur? Ne diye uyduruk Amerikan ismine sahip bir kıza takılıp kalıyorum? İdeolojiden yoksunlar, sadece boş birer kabuklar!" tarzı bir sürü laf söyleyen Kuzeyli bir subay vardı, sürekli güldüm o adama, bu SNSD sevdası yüzünden neredeyse savaş çıkıyordu Kuzey'le Güney arasında :D Neyse susuyorum artık. Tabi önce resimleri de ekleyelim...

Sus kız zilli ona da az çektirmedin sen.

What Happened In Bali'de peşine taktığı abi değil mi bu? Bak bak bak.

İnceye geeel. (Ha Ji Won ilk dizilerinden birinde Joseon dönemindeki ünlü gisaeng Hwan Jin Yi'yi canlandırıyordu da)

Kız içimden geçenleri dile dökmüş. 

Abin bile olsa koca kralla nasıl konuşuyosun sen :D

Yemin ediyorum kafayı abisinin çocuk yapmasıyla bozmuş şapşal ya :D

Sen ne diyosun be?

ONU BIRAK SEN NAPIYOSUN SEUNG Kİ? ŞLFSDŞFLKSDŞLFKSDŞLFK

Şampiyona sırasında her Türk bayrağı gördüğünde çeken ben....

Seung Ki'nin söylediği: Türkiye bizim sıkı müttefiğimiz. Benim anladığım; BENİ SEVİYO YAKIN ZAMANDA TÜRKİYE'YE GELİP AŞKINI İTİRAF EDİCEK *o* İkizimin yorumuysa; tabi kızım Türkiye'yi Kuzeyliler'e bile savunmuş çocuk avcunun içinde XDXD Şaka maka ne de güzel söylüyor "Ah sen Kuzey'dendin bilmezsin tabi" :D

Aptal bu çocuk yemin ediyorum sdldkfjdslkfjdslk

Ve bitirmeden önce son bir defa..

Böğüüüü :'((


Ya ben bunları bir dizide daha beraber görmek istiyorum :( Neden ben ya :(

Hoooofff

Tamam ya gidiyorum ben...


Yorumlar

  1. Allah'ım nasıl anılarımı depreştrirdin ağlayacağım şimdi yine.. Eun Shi Kyung öldüğünde sadece o bölümü izleyen arkadaşım benden daha beter ağlamıştı :D Ayrıca bu diziyi yurtta ve telefondan izlemiştim :D O yüzden yeri ayrıdır. Lee Seung Gi hala oyunculuğunu konuşturuyor -You Are All Surrounded- .. Bütün dizileri üstlerde benim için :) Ha Ji Won'a yaptığın yorumlara çok güldüm "az çektirmedin ona" ehehe ben de aynısını demiştim ona :D Ne zamandır hakkında yazasım vardı ama sen daha iyi anlatmışsın. Ben daha neyi yazıyım? :) Arada benim bloğa da beklerim kapım açık^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ay deme eun shi kyung öldü de-mee... şimdi senin yorumunla yazıyı da baştan okudum ağlicam sanırım..

      all surrounded yemin ediyorum yüzyılın dizilerinden ben böyle bir şey görmedim dsşlkdgşlk

      blogunda hep takılıyorum zaten aslında ama şşşş sdgşlksdg

      Sil
    2. Omo^^ Yorumunu görünce nasıl mutlu oldum. Kaç gündür bloğuna gelip cevap yazmış mı diye bakıyorum biliyo musun. :D

      Kim bekleyecek 2 haftayı ya? Ve sadece 4 bölüm kaldı :( Bu kadar iyi bir dizi.. Neyse söylenecek çok şey var^^ Kafamda bir sürü senaryo oluşturdum o diziyle ilgili bekliyoruz çarşambayı hadi hayırlısı..

      Bloğuma geliyosun demek.. Eehhehe ben de geliyorum seninkine sonunda yazmaya başladığını görünce çok sevindirik oldumm. Neyse birlikte nice blog yorumlamacalarına^^ :Dashdj Sen artık ygs-lys mağdurusun inşAllah gönlüne göre kazanırsın üniversiteni^^

      Çenem düştü neyse görüşürüz^^

      Sil
    3. Şey sevdiğim dizilerin çabucak bitmesini istediğimi biliyor muydun? ksdlhksdjhlkj Boku çıkmadan bitsin banane ya daha o bitecek de ben bitmiş olmasının acısını yaşicam da ohoo uzun iş..

      ya gönlümde bir hedef olsa şu mağdurluk olayı çok da canımı yakmayacak ama.. neyse ya hayırlısı olsun ^^

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Heirs / ALLAH'IMA BİN SÜKÜR BİTTİ / Adeta bir fanfiction...

Liar Game / Japonya

Reply 1994 / Bu diziyi yazanı bir elime geçireyim var ya....................